
Açlık Afrika’da insanların canını almaya devam ediyor. Açlıkla özdeşleşen Afrika kıtası, bugün toplu ölümlerle gündeme gelmiş durumda. Başta Somali olmak üzere Doğu Afrika ülkelerinde açlık ve kuraklık her gün büyüyor. Açlık, Somali’yle birlikte Etiyopya, Kenya, Cibuti ve Ugandalı kardeşlerimizi de vuruyor. Afrika Boynuzu olarak adlandırılan bu bölgede, açıklanan bilgilere göre açlıktan etkilenen 15 milyon insana yardım edilemezse hepsi ölecek. Bu sayının daha da artabileceği söyleniyor. Milyonlarca insanı etkileyen açlık sorunu bir an önce çözülemezse, Afrika kıtası dünyanın en büyük mezarı haline gelecek. Başta çocuklar olmak üzere, Afrikalı emekçiler bir parça yiyecek bulabilmek için kilometrelerce yol tepiyor ve mülteci kamplarına ulaşmaya çalışıyorlar. Ekmeğe ulaşmak için yürüyen emekçi halktan yüzlercesi her gün yollarda açlıktan ölüyor. Yaşanan açlığın haddi hesabı yok, ama bir o kadar da trajedi yaşanıyor. Üç dört çocuğuyla yollara düşen kadınlar, en zayıf çocuklarını yollarda ölüme terk etmek zorunda kalarak diğer çocuklarını kamplara ulaştırmaya çalışıyorlar.
Aç insanlar kilometrelerce yol yürüyüp mülteci kamplarına gidiyorlar, fakat mülteci kamplarına ulaşamadan hastalıktan ve açlıktan yollarda yaşamlarını yitiriyorlar. Yüzlerce çocuk ise anne ve babalarını açlıktan kaybettiği için, yollarda tek başlarına yürüyor. Kenya’da bulunan mülteci kampı Dadaab’a ve Etiyopya’daki Dollo Ado kampına her gün binlerce aç insan akın ediyor. Kapasitesi 90 bin kişilik Dadaab kampına şimdiye kadar 500 bin insan ulaşmış durumda. Mülteci kampları oldukça yetersizler. Dolaysıyla aç ve susuz Afrikalıların mülteci kamplarına ulaşmış olması sorunları çözmüyor. Kamplarda insanlar birçok sorunla yüz yüzeler, başta gıda olmak üzere, barınma ve ilaç sıkıntısı yüzünden binlerce insan hastalanıyor ve yollarda ölmeyenler burada ölüyor.
Afrika kıtasındaki açlığın önüne geçilememesini kaderle, yetersiz üretimle, doğa olaylarıyla açıklamak büyük bir kandırmacadır. Bugün dünyada savunma ve silah harcamalarına tam 1,5 trilyon dolar ayrılıyor. Eğer bu para silaha değil de yiyeceğe harcanırsa açlığın kökü Afrika’dan kazınıp atılmış olur. Afrikalı emekçi kitlelerin açlıktan ölmesinin sorumlusu, kâr düzeni kapitalizmdir. Günümüzde teknoloji oldukça gelmişmiş durumdadır ve gerçekleştirilecek planlı bir üretimle 10 milyardan fazla insanın karnını doyurmak mümkündür. Oysa dünyada 6,5 milyar insan yaşıyor, ama yarısından çoğu yoksul ve bir milyar insan aç. Çünkü kapitalizmde her şey kâr amaçlı üretiliyor ve insanların aç olması ve ölmesi patronların umurunda değil. Patronlar satamayacakları malları üretmezler. Dünyayı cennette çevirebilecek bilim ve teknolojiye de patronlar sınıfı tarafından pranga vurulmuştur.
Şunu çok iyi bilelim ki, dünyamızda açlığı, yoksulluğu, işsizliği, savaşları üreten kapitalist sistemdir. Her şeye kâr amaçlı bakan, insanı bile metalaştıran bu düzen artık iyice çürümüş durumda. Bir tarafta bolluk ve gülistanlık, ama öte tarafta açlık ve yıkım üreten bu kâr düzenidir. İnsanlık böyle bir düzeni yaşamaya mecbur mudur? Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, savaşların olmadığı bir dünya kurmak bir hayal değildir. Böyle bir dünya kurmak için, insanlığa tarifsiz acılar yaşatan bu kâr düzenine boyun eğmemek ve kabullenmemek gerekiyor. Kapitalist sistem yıkılmadan toplumun kurtulması mümkün değildir.