
12eymit.jpg [1]

12eymit2.jpg [2]

İkinci konuşmacı 78’liler Girişimi’nden Celalettin Can idi. Can, darbenin her aşamasında sorumluluğu olan herkesin tek tek yargılanması ve onlardan hesap sorulması gerektiğini vurguladı. Bu ülkede darbe suçunu işleyen hiç kimsenin gerçekten yargılanmadığına ve 12 Eylül’ün kurumlarının tasfiye edilmediğine dikkat çeken Can, “12 Eylül darbecilerinin yargılanması bizim insanlığa ve Türkiye halklarına borcumuzdur” dedi.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’u milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder ise “Diyarbakır cezaevinin dili olsa da konuşsa diyor Başbakan. Biz onu zahmetten kurtaralım, yaşayanların dilinden anlatalım. Diyarbakır cezaevinin duvarlarında ‘vatandaş Türkçe konuş, çok konuş’ yazıyordu. Bu, Kürtçe konuşanın az konuşacağı anlamına geliyordu. Geçenlerde KCK davasına gittik. Orada Kürtçe konuşanı hiç konuşturmuyorlardı. ‘İşte aradaki fark bu!’ O gün de tek tip insan yaratmaya heves ediyorlardı, bugün de tek tip insan yaratmaya heves ediyorlar” diye konuştu. Önder, AKP savaş politikalarını da eleştirdi.
Blok milletvekili Abdullah Levent Tüzel de tırmandırılan savaşa sessiz kalmayacaklarını ve kara harekâtına karşı duracaklarını dile getirdi.
Kürsüden kitleye Kürtçe seslenen Barış Annesi Zekiye Durmuş ise, 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevinde ölüm orucunda yitirdiği kardeşi Hayri Durmuş’u anarak savaşın bitmesi için haykırdı: “Diyarbakır zindanında kalanların isteği kendi dillerini kullanmak, barış ve kardeşlikti. Barış anneleri adına barış istiyorum.”
UİD-DER: “Darbe Yasaları Kaldırılmalı! Darbecilerden ve Hizmetkârlarından Hesap Sorulmalı!”
12eymit3.jpg [3]

Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, işçi sınıfı demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltmediği müddetçe burjuvazi kendiliğinden hiçbir hakkı bahşetmez. Bir kısım hakları kâğıt üzerinde tanımak zorunda kalsa da, bu hakların hayata geçirilmesi için mücadele verecek olan işçi sınıfıdır. 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını engelleyen Geçici 15. maddenin kaldırılması, ama güçlü toplumsal bir muhalefet olmadığı için Kenan Evren ve darbeci arkadaşlarının sanık sandalyesine oturtulmaması buna örnektir. İşçi sınıfının örgütlülüğüne darbe indiren bu generallerden ve 12 Eylül sorumlularından hesap sorma işi ne AKP’ye ne de CHP’ye bırakılabilir. Bu nedenle, demokrasi mücadelesine sahip çıkmak ve bu kapsamda toplumsal muhalefeti yükseltmek işçi sınıfının boynunun borcudur!