
Duydunuz mu? Türkiye büyüyormuş! Ne güzel. 2011 yılı verilerine göre Türkiye geçen yıla oranla yüzde 8,8 büyüyerek dünyada Çin’in ardından en hızlı büyüyen ikinci, Avrupa’da ise birinci ülke olmuş. Peki, ama nasıl ve kim yararına?
Bugün Türkiye’de patronlar sürekli bize saldırarak, daha önceki işçi kuşaklarının mücadeleyle kazanmış oldukları hakları elimizden alıyorlar. Emeklilik yasasıyla emeklilik yaşının uzatılması, torba yasa ile işsizlik sigortası fonunun patronlara hibe edilmesi, kıdem tazminatının gasp edilmeye çalışılması bunlardan sadece birkaçı. Emeklilik yaşı 65’e çıkartıldı. İşçilerin ortalama yaşının 70 civarında olduğunu düşünürsek, bu hayatımızın sonuna kadar çalışmak zorunda olduğumuz anlamına geliyor. Ömrümüz boyunca çalışıyor ve hep başkalarını büyütüyoruz. Geçtiğimiz aylarda hükümet tarafından imzalanan torba yasa ile birlikte, sigorta primlerimiz bizden kesilen paralarla oluşturulan işsizlik sigortası fonundan karşılanıyor. Patronlar bu yasa ile birlikte bizim sigortamızı bizim paramızla ödeyerek bir külfetten daha kurtulmuş oldular. Ve en son bugün gündemde olan kıdem tazminatı fonu ile birlikte elimizde son kalan hakkımız olan kıdem tazminatımızı da alarak daha da büyüyecekler. Bütün bu haklarımız elimizden alınırken bunları engelleyebilecek bir mücadele koyamadık ortaya. Çünkü henüz yeterince örgütlü değiliz.
Evet, Türkiye büyüyor doğru ama ne pahasına? Bizlerin yaşamak için ihtiyaç duyduğu şeylerin dahi gittikçe daha az karşılanması pahasına. Asgari ücretle çalışıyoruz, sosyal hak diye bir şey kalmamış. Aldığımız ücretler en temel ihtiyacımız olan gıda ve kiramıza bile yetmiyor. Yani bir tarafta patronlara bolluk varken, bir diğer tarafta ise bize yokluk var. Biz işçilerin sırtına basarak büyüyorlar. Bizim de Türkiye’nin patronları gibi büyüyebilmemiz için, örgütlü ve bilinçli bir işçi sınıfı olup, elimizden alınan ve alınmak istenen haklarımızı geri almak için mücadele etmemiz lazım. Bunu ise sadece örgütlü bir işçi sınıfı yapabilir.