
Yüz binler, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da, İspanya’da, İtalya’da, Avustralya’da, Fransa’da, Hong Kong’da, Japonya’da ve birçok ülkede, 15 Ekim enternasyonal direniş gününde Wall Street’te süren eylemlere destek verdi. Kapitalist sisteme ve krizin faturasını işçi sınıfının sırtına yıkılmasına karşı öfke sesleri yükseldi. New York’ta 20 binden fazla insanın katıldığı eylemler şehrin kalbi Zuccotti Parkı’ndan Times Meydanı’na ve tüm dünyaya yayılıyor.
Polis her ne kadar Zuccotti Park’ından kitleleri uzaklaştırmak için mahkeme kararı çıkartsa da başarılı olamadı. New York’ta eylemlere katılan bir genç “bugüne kadar yaşananlar gerçek üstü olayların küçük bir parçası. Bu hareketin 15 dakikadan daha uzun sürmeyeceğini düşünüyordum ama şimdi tüm dünyada kapitalistlere karşı insanlar sokakta, bu bizim başarımızdır” dedi.Fransa’da Paris Belediyesine doğru yürüyen kitleler belediye binası önünde oturma eylemi yaptılar. Madrid’de kendini “öfkeliler” olarak adlandıran on binlerce insan “Güneşin Kapısı Meydanı”nda toplandı. Öfkeli halk İspanya’nın kötüye giden ekonomisine ve kötü gidişatın bedelini ödemek zorunda bırakan patronlara karşı sloganlarını yükselttiler.
Londra’da 2 binden fazla gösterici St Paul Katedral’i önünde toplandı. “Londra borsasını işgal et” şiarıyla toplanan kitleler taleplerini yükselttiler.
Roma’da polis ve göstericiler arasında çatışma yaşandı. Polis toplanan kitleyi dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve su sıktı. Roma’da polisin bu tavrına öfkelenenler ana caddelerde gösteri yaptılar. Çöp bidonlarını devirdiler ve yaktılar. İtalyan ve AB bayraklarını yakan kitleler “Avrupa Halkı Ayağa Kalk!” dövizleriyle yürüdüler. Obama’nın seçim döneminde kullandığı “Yes we can” (Evet biz yapabiliriz) sloganını, “Yes we camp” (Evet biz kamptayız) şeklinde değiştirerek meydanları terk etmeyeceklerini söylediler.
Almanya’nın başkenti Berlin’de yaklaşık 4 bin kişi kitleleri kapitalizme son vermeye çağırdı. Parlamento binasına yürümeye çalışan kitleler polisle çatıştı. Frankfurt’da Avrupa Merkez Bankası önünde 5 bin kişi protesto gösterisi yaptı. “Tarih boyunca devrimler olmuştur. Şimdi de devrim zamanı!”, “Artık bize köle gibi davranılmasına izin veremeyiz!” diyen kitleler, tüm bu kötü gidişin sorumlusunun kapitalistler olduğunu haykırdılar.
Saraybosna’da Che Guvera resmini taşıyan kitleler “Kapitalizmin ölümü insanlığın özgürlüğüdür!” sloganını içeren bayraklar taşıdılar.
İsveç Stockholm’de 500 kişi kızıl bayraklar taşıdı ve “Biz %99’uz, milyonlarca insan yoksulluk içinde yaşarken dünya zenginliğini yalnızca %1 zengin paylaşıyor. Burada sistemin bozuk olduğunu söyleyenler toplandı. Bu sistemin nasıl kurulduğu ortada. Zenginleri daha zengin yapmak istiyorlar” dediler. Flipinler’in başkenti Manila’da da eylemler yapıldı.
Dünyanın birçok ülkesinde kapitalist sistemin sembollerine karşı öfkelerini yükselten kitleler, değişim isteklerini haykırıyorlar. Tahrir Meydanından yayılan eylemler dünyanın birçok bölgesine örnek teşkil ediyor. Evlerini, aşlarını, geleceğe dair umutlarını kaybeden emekçiler tüm bunların bedelini ödettirmek için sokaklarda kamp kuruyorlar. Dünya işçilerinin ortaklaştırdığı bu ses bir çığlık haline geliyor: “Biz %99’uz”