
Seçime katılan iki listenin önerisiyle Adnan Serdaroğlu başkanlığında İzmir, Kocaeli, İstanbul 2 Nolu ve Anadolu Şube başkanlarından bir divan oluşturuldu. Divan Kurulu başkanı olarak Adnan Serdaroğlu yukarıda andığımız konuşmasını yaptı. Kongreye misafir olarak katılan sendika ve parti temsilcilerinden sonra delegeler söz alarak düşüncelerini dile getirdiler. GEA baş temsilcisi birer konuşma yaparak direniş süreci hakkında bilgi verdi ve eksikliklere, yapılmayanlara değindi. Daha sonra Schneider Elektrik baş temsilcisi konuşmak için söz istedi. Fakat divan başkanı Adnan Serdaroğlu buna izin vermedi. Schneider Elektrik temsilcisinin herkesin bilmesi gereken bazı konuları dile getirmek istediğini ve konuşmakta ısrarcı olduğunu belirtmesine rağmen, Adnan Serdaroğlu konuşmasına ısrarla izin vermedi. Bürokratik engelleme nedeniyle salona geç giren Legrand ve Çel-Mer işçileri de divan kurulundan konuşmak için söz istediler. Fakat bu talep de Serdaroğlu tarafından çeşitli bahanelerle kabul edilmedi. Çel-Mer işçileri delegelerden konuşmak için izin istemelerine ve delegelerin de bu talebi alkışlarla kabul etmelerine rağmen, Serdaroğlu delegelerin iradesini çiğneyip geçerek ve sendika tabanını hiçe sayarak Çel-Mer işçilerinin kürsüden gerçekleri dile getirmelerini engelledi. Serdaroğlu’nun bu ısrarcı karşı koyması “neden konuşmalarına izin vermiyor, ne konuşacaklardı ki?” biçiminde soruların sorulmasına yol açtı. Adnan Serdaroğlu’nun konuşturmama tavrı üzerine Çel-Mer işçileri “rakı balık masasındaki pazarlıkları sadece Adnan Serdaroğlu’nun değil herkesin bilmesi lazım” diye haykırdılar. Engelleyici tutumu protesto eden Çel-Mer işçileri kongre salonunu terk ettiler. Diğer taraftan Adnan Serdaroğlu’nun Schneider, Çel-Mer ve Legrand işçilerine karşı takındığı tutuma muhalefetin tepki göstermemesi ve sessiz kalması da dikkat çekti.
Kongrede Kroman Çelik, Sarkuysan, Yücel Boru, Arfesan, Çayırova Boru, Legrand, Dostel, Arpek, Alstom, Schneider, Bosal, Makine Takım, Akkardan’dan delegelerin yanı sıra, mevcut şube yönetim kurulu üyeleri ile muhalefetin listesinden yönetime aday olanlar da birer konuşma gerçekleştirdiler. Şimdi bu konuşmalardan bazı kesitler aktarıyoruz:
Mehmet Gaddar (Bosal Mimaysan): Türkiye’de sendikalaşma oranının giderek azaldığına ve mevcut haklara çok yönlü bir saldırının yapıldığına dikkat çekti. 1980 öncesinde Kemal Türkler döneminde kazanılan birçok hakkın işçilerin elinden alındığını ve son olarak kıdem tazminatının sırada olduğunu belirtti. Buna, sendikaların başında olan uzlaşmacı sendikal anlayışın sebep olduğuna değinerek “Bu yüzden kaybolan 4 yıl yeniden kaybedilmemeli, sendikaların başına işçiden kopmayan ve patron gibi yaşamayan insanları seçmeliyiz. Sendikaları denetlemeli ve sahip çıkmalıyız. Son 12 seneye baktığımızda üye sayısı ortalama 50 işçi artmıştır” dedi. Bu yüzden kendisine faydası olmayan yönetime artık destek vermeyeceklerini ve alternatif yapıyı desteklediklerini açıkladı.
Mustafa Cankay (Akkardan): “Kriz derinleşiyor koşullar giderek ağırlaşıyor. Son olarak kıdem tazminatımıza göz dikilmiştir, buna karşı durmak gerekiyor. Bunun için önce kendi içimizde bir değişikliğe gitmeye ihtiyacımız var. Akkardan’da yaşanan saldırıda (Akkardan’da işten atmalar ve direniş süreci kast ediliyor) biz yetersiz kaldık, tek yetersiz kalan bizler değildik. Bizler nasıl evimize sahip çıkıyorsak sendikamıza da öyle sahip çıkmalıyız.”
Sual Seçkin (Legrand): “Ben yıllardır yönetimin kapısına uğramadığı bir fabrikadan katılıyorum. Bizler yıllardır patron ve sendika elbirliğiyle önce sendikaya üye yapılıyoruz ve sonra da üyelikten istifa ettiriliyoruz. Temsilcilerimiz patron tarafından seçiliyor. Bizi hatırlamayan yöneticiler ne hikmetse Genel Kurul öncesi bizi hatırladı. Kendilerini desteklememizi zaten örgütsüz ve dağınık olduğumuzu ve aksi takdirde bizleri koruyamayacaklarını söylediler. Sanki örgütsüz ve dağınık olmamızın suçlusu bizmişiz gibi konuştular. Siz bizi suçlayacağınıza önce kapıda altı aydır direnen arkadaşlarımıza sahip çıkın.”
Selçuk Balcı (Dostel): “Son dört yılı değerlendirmek istiyoruz. Fabrika sayıları kendi içimizde bölünerek artıyor. Geçen dönemde aslanlar gibi temsilciler, delegeler, işçiler vardı ama şimdi yok. Bunun tek nedeni kriz değil, bunu mevcut yönetim iyi düşünmelidir. Altı yıldır baş temsilciyim ve zamanla demokrasinin ne olduğunu gördük. Bir örgütlenme çalışmasında örgütlenme sekreteri işin içinde yoksa ne denilebilir ki. Üç tane profesyonel sendikacının tasarrufuna bırakılan bir anlayış var. Biz sendikamıza sınıf sendikası diyoruz ama buna uygun olmayan bir yapıya büründük. Örgütlenme çalışmalarında temsilcilerin görev almalarının önüne geçildi. Bir sendika yöneticisi kendi omur kası dediği insanlara neden güvenmiyor? Çel-Mer, Legrand, Akkardan’daki arkadaşları içeriye alamadık (kongre salonuna alınmamaları kast ediyor). Çel-Mer diye, övündüğümüz ve ayrı bir sayfa dediğimiz bir yerde, yetki aldığımız bir yeri biz kendi ellerimizle bıraktık.”
Bu ve benzeri eleştiriler karşısında yönetim sürekli savunma ihtiyacı duydu. Karşılıklı eleştiriler eşliğinde geçen genel kurulda daha sonra seçimlere geçildi. Yapılan seçimler sonrasında Erdoğan Özer başkanlığındaki mevcut yönetimin listesi kazandı. Mevcut yönetim 125 oy, Engin Kulu başkanlığındaki alternatif liste ise 80 oy aldı.