
Sabahın erken saatlerinde Akse Sapağı’ndaki işçilere bültenimizi ulaştırmak için düştük yollara. Manzara hep aynıydı. Herkes işe geç kalmamak için telaş içinde koşturuyordu. Sabahın köründe uykusuna doymadan, bir önceki günün yorgunluğunu, eziyetini üstünden atamadan yollara düşmüştü işçi kardeşlerim.
Biz servis bekleyen işçilere bültenimizi dağıtırken, işçiler bir şeylerin cevabını arar gibi gözlerimizin içine bakıyorlardı. Önceki sayılarımızı takip edenler yanımıza yaklaşıp “günaydın” diyorlar, bu sefer bültende neler yazdığını merak ediyorlardı. Kısa bir sohbetten sonra servisleri geldiği için yeniden koşturuyorlardı. Henüz servisleri gelmemiş olan işçilere de biz “günaydın” diyerek bültenimizi uzatıyorduk.
İşçilerle yaptığımız sohbetlerde bir şeyi anladık: İşçilerin mücadele isteği yükseliyor. Giderek şiddetlenen krizle birlikte işçiler patronların planlarına, işten atma saldırılarına karşı verilmesi gereken tepkinin hesabını yapıyorlar. Bizlere, yaşayabilecekleri olumsuzluklar karşısında patrona nasıl karşı koyabileceklerini soran işçilerin sayısı bir hayli fazlaydı. Kimi sendika yönetimlerinin işyerlerindeki sendikal mücadeleye destek olmadıklarından yakındı. Kimi işten atılma durumda ne yapılması gerektiğini sordu. Biz de vaktimiz yettiğince yanıtladık soruları. Fakat mutlaka UİD-DER’e gelip haklarını öğrenmek istediklerini söylediler. Kimileri UİD-DER’e daha önce yakınlarının geldiğini söyledi. Yakınları onları da davet etmiş ancak onlar gelmemişler. Bizimle burada karşılaşınca buna pişman olmuşlar. İşçiler bir çözüm yolunun mutlaka olması gerektiğini seziyorlar. O yolu onlar için açan biz işçi kardeşlerinin anlattıklarını bu nedenle dikkatle dinlediler. İşçilerin ilgisi bizleri çok sevindirdi tabii. Çünkü “İşçi Dayanışması” sayesinde, daha fazla işçi bilinçleniyor, çarenin örgütlü güç olduğunu kavrayanlar mücadelenin yolunu tutuyorlar.
Ne yazık ki bazı sorunlara bu sefer de tanık olduk. Stajyer veya beyaz yakalı ofis çalışanı işçi kardeşlerimiz işçi sınıfının özbeöz evlatları olduklarının farkında değiller. İşçilerin geri kalanlarından yalıtıklar. Bültenimizi uzattığımızda işçi olmadıklarını söylüyorlar. Sohbetlerimiz onların kafasında birçok kilit soru bırakıyor.
İşçilerle sohbet ederken bir kez daha görmüş olduk ki, hem işçi olduklarının farkında bile olmayan sınıf kardeşlerimizi bilinçlendirmek, hem işçileri mücadeleye çekmek, hem de bu mücadelenin nasıl yürütüleceğini göstermek için daha çok UİD-DER’li işçiye ihtiyaç var. Görünen o ki işçi kardeşlerimizi örgütleme çabamızı yükseltmeli ve daha çok işçiye ulaşmalıyız. Haydi, işe koyulalım. Hepimize kolay gelsin.