Mısır halkı, 11 Şubatta, 31 yıllık diktatör Hüsnü Mübarek’i devirmişti. Sadece diktatörlerden değil, diktatörlük rejiminden de kurtulmak isteyen Mısırlı işçi ve emekçiler, mücadelelerini şimdi de Mübarek’ten sonra iktidara oturan Askeri Yüksek Konsey’e karşı sürdürüyorlar. Daha fazla özgürlük ve demokrasi talebiyle sokaklara dökülen halk, ordunun müdahalesine direniyor. Mübarek’in devrilmesinden hemen sonra yönetime el koyan ordu, Mısır halkının demokratik taleplerine kulaklarını tıkadı. Bunun üzerine gösterilere devam eden Mısırlılar, Tahrir Meydanı’nı yeniden işgal ettiler. Son üç haftadır Kahire’deki parlamento binasının çevresi de işgal altında, bu nedenle bakanlar kurulu toplantıları başka yerde yapılıyor.

16 Aralık Cuma günü, parlamento binasının çevresindeki eylemler sırasında bir protestocunun gözaltına alınması ve askerler tarafından dövülmesi tepkiyi iyice arttırdı. Bunun üzerine ordu ve polis eylemcilere saldırdı, kurşun sıktı. Askerler başörtülü bir kadın göstericiyi yerlerde sürükledi. Kadının giysilerini çıkardılar, karnına ve göğüslerine tekmeler savurdular. Meydandaki çadırları ateşe verdiler. 16 Aralıktan bugüne devam eden çatışmalarda ikisi çocuk 14 gösterici ölürken, 850'den fazla kişi yaralandı. Mısır halkının öfkesi yükselirken 20 Aralık Salı günü, Mısırlı 10 bin kadın erkeklerin koruduğu bir kortejle Tahrir Meydanı'ndna Basın Sendikası binasına doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi. Kadınlar "Kahrolsun Askeri Yönetim!" sloganını attılar. Ülkenin dört bir yanında protestolar ve grevler devam ediyor.

Milletvekillerini belirlemek için düzenlenen kademeli seçimlerin ikinci aşamasının tamamlandığı ülkede, Temmuz ayında da cumhurbaşkanı seçilecek. Ancak Mısırlılar yeni yönetimin de taleplerini karşılamayacağını düşünüyorlar. Mısır halkı,  ne üzerlerine kurşun yağdıran orduya ne de Mübarek döneminin artıkları olan siyasetçilerden oluşacak bir meclise güveniyor.