
Patronlar sınıfı işçi-emekçilere dönük saldırılarda sınır tanımazken, son olarak “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altındaki saldırı paketi meclisin gündemine girdi. Fakat işçi sınıfının gündemine gerçek anlamda henüz girmiş değil. Bu saldırı paketi, kıdem tazminatının gaspı, kölelik büroları, uzaktan çalışma, esnek çalışma gibi konuları kapsamaktadır.
Fiili olarak işçi sınıfının yaşamına giren esnek çalışma, şimdi tüm engellerden arındırılarak yasalaştırılmak istenmektedir. Binlerce işçinin çalıştığı Esenyurt/Kıraç bölgesinde esnek çalışma çoğu işyerlerinde uygulanmaktadır. Bu çalışma biçimi, mesai çalışması adı altında her sektörde uygulanmaktadır. Geçen günlerde bir iş görüşmesinde karşılaştığım durumu paylaşmak istiyorum.
Bir tanıdık üzerinden, elyaf üreten bir işyerinde form doldurdum. Görüşmeye alındım. Benimle görüşen yetkili kişi, işyeri koşulları, ekonomik durum vs. hepsinden bahsetti. Çalışma sürelerine sıra geldiğinde, sabah giriş saatinin belli olduğunu fakat akşam çıkışın belli olmadığını, siparişe göre mesai çalışmasının olduğunu söyledi. Ben de “biraz düşüneyim, ona göre size yarın haber veririm” dedim. Çalışma sürelerinin belirsizliği nedeniyle işe olumlu bakmayıp arkadaşa haber verdim. İşbaşı yapmayacağımı bildirmesini istedim. Arkadaş üç gün sonra beni arayıp, benimle tekrar görüşmek istediklerini, üretimde değil de başka bir alanda değerlendireceklerini düşündüğünü söyledi. Görüşmeye tekrar gittiğimde ücrette bir artış yapacaklarını ve üretim planlamada görev vereceklerini belirttiler. Ben de, ücret sorunu nedeniyle değil zaman sorunu nedeniyle işbaşı yapmak istemediğimi belirterek, çalışma koşullarında zamanla ilgili durum nedir diye sordum. Aldığım cevap çok netti: “Bu işyerinde esnek çalışma uygulanıyor. Makineler ne zaman çalışıyorsa orada olmalısınız.” Ben de “bana bunu demekle, fabrika dışında kendine başka bir plan yapmamalısın, hafta sonu bile çalışıyoruz demiş oluyorsunuz” dedim. Sonrasında ekledim: “Ben çalışma yaşamım boyunca bu kadar düzensiz bir işyerinde çalışmadım. İnsanın yaşamı sadece işyeri değildir. Sosyal bir yaşam, aile vb. durumları düşündüğümüzde her şeyin para olmadığını düşünüyorum. Tekrar görüşmek için çağırmanıza ve getirdiğiniz öneriye teşekkür ederim fakat ben yaşamımı sadece işyerine göre ayarlayamam.”
İnsan düşününce bile şok oluyor. İşyeri dışında başka bir planının olmamasını istiyorlar senden. Bir arkadaşa iş görüşmesinde söylenen ise “zaman kavramı diye bir probleminiz yoksa çalışabiliriz!” olmuş. Patronlar bizden yaşamımızı istiyorlar. Mesai adı altında, esnek çalışma her geçen gün biraz daha biz işçilerin yaşamına giriyor. Patronlar makineler 24 saat çalışsın istiyorlar. Onların gözünde bizler makinelerin bir parçasıyız. Makineyle beraber biz de sürekli çalışmalıyız. Öyle ya, biz işçilerin çalışmak dışında ne yaşamı olabilir ki! Sosyal yaşam, aile yaşamı, bir arkadaşla sohbet etmek vs. biz çalışanlar için ne kadar önemli olabilir ki! Biz hep çalışmalıyız, çalışmak için yaratılmışız!
Patronlar böyle düşünüyorlar, peki gerçekten böyle miyiz? Biz düğmesine basıldığında çalışan bir makine ya da programlanmış robotlar mıyız? Ortalama 10-12 saat çalışıyoruz şu an. Daha ne kadar esnememizi istiyorlar? Yeterince esnemişiz zaten. Patronlar daha fazla üretim yapmak, daha fazla kâr elde etmek amacıyla sürekli olarak biz işçilerin haklarını gasp etmek için yeni yasaların çıkarılmasını istiyorlar. Saldırıların sürekli artmasının en temel nedeni biz işçilerin örgütsüz oluşudur. Bizler örgütsüz olduğumuz sürece patronların saldırılarının sonu gelmeyecek. Patronların saldırılarına “dur” demek için, yeni haklar kazanabilmek için örgütlenmeli, patronların saldırılarına karşı örgütlü mücadele etmeliyiz.