İşçi kardeşlerim! Patronların saldırısı bitmek bilmiyor. Bugüne kadar haklarımızı elimizden yavaş yavaş aldılar. Aslan ceylanı avlarken önce pusuya durur, çalılıkların arkasına saklanıp takip eder. Ceylanı ürkütmeden sinsice yakalar, sonra da bir güzel afiyetle yer onu. Patronlar da biz işçilerin haklarını işte böyle sinsice yiyor. Ruhumuz bile duymuyor. Ne zaman öğreniyoruz? Tabii ki yaşayınca! Başımıza bir hal gelince “haaa gerçekten yasa geçmiş” diyoruz. Ama iş işten çoktan geçmiş oluyor. Patronların ensesi iyice kalınlaşırken biz işçilerin yasal hakları daha da küçülüyor. Son hakkımız olan kıdem tazminatı var. Ona da açgözlerini dikmişler, ağızlarından salyalar akıyor. Bir an önce meclisten bu yasayı geçirelim diye bakıyorlar.
Devlet patronların devleti olduğu için tabii ki patronlardan yana yasa çıkaracak. İşçiyi düşünen kim! Bütün bu saldırılar dağınık olduğumuz için kolayca yapılıyor. Patronlar karşılarında eğer bir güç, yoksa ellerini kollarını bağlayan kimse yoksa neden saldırmaktan geri dursunlar? Kıdem tazminatı biz işçiler için çok önemli bir haktır dostlar. Diğer haklarımız gibi alnımızın teri, emeğimizdir. Bugün bu emeğimizi elimizden almaya çalışıyorlar. Yanı sıra 25 yaşın altındakilerin deneme süresini 4 aya çıkarmak, esnek çalıştırmak, kölelik büroları kurmak istiyorlar.
Bizimle resmen dalga geçiyor patronlar. Bu yasa geçerse kukla gibi oynatacaklar bizleri. Bu yasanın meclisten geçmemesi biz işçilere bağlı. Örgütlenip üretimden gelen gücümüzü birleştirirsek bu yasa o meclisten geçemez. Geleceğimize sahip çıkalım. Artık yeter diyerek boğazımıza yapışmış sülükleri atalım. Birleşirsek ne ücretli kölelik kalır ne de patronlar sınıfı.