
Acınası bir hayat yaşıyoruz. Yarın ne olacağını kestiremeden, huzursuz bir şekilde, yaşadığımız sistemin baskısı altında… Alın terimizle kazandığımız lanet olası kâğıt parçaları yaşamımızı sürdürmemize yetmiyor. Bu nedenle yapmak zorunda kaldığımız küçük hesaplar da başımıza bazı durumların gelmesine sebep oluyor.
Çalıştığım işyerindeki arkadaşlardan bir tanesi, eve odun götürmek istediğini, kime söylenmesi gerektiğini sordu ve nihayetinde çıkan parçalardan ona belli bir miktar odun ayarladık. Ama yetmeyeceğini düşünmüş olmalı ki, bir akşamüstü, topladığı büyük parçaları, daha önce “tehlikeli, kullanma” dediğimiz makineyle kesmeye kalkışıyor. Sonuç, bacağında büyük bir kesik! Yanında bereket versin başka bir arkadaş daha var, olmasaydı kan kaybından yitirecektik arkadaşımızı.
Arkadaşımızın annesi astım hastasıydı, doğalgaz ve kömür çok pahalıydı ve ısınmak için bir şeyler gerekiyordu. Arkadaşımız bu yüzden canı pahasına bu yola başvurdu. Yani bütün bu olan biten, bu düzende eşekler gibi çalıştığımız halde mahkûm olduğumuz parasızlık yüzünden. Patronun bize ödediği düşük ücret ve dayattığı kötü çalışma koşulları, devletin belirlediği asgari ücret ve hiçbir güvencemizin olmaması, bizi bu hallere sokuyor. Bu yüzden, çalışan, alın teriyle hayatını idame ettirmeye çalışan bizler, buna dur demek için bir araya gelmeli, örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.