
Sizlerle paylaştığım önceki mektubumda, çalıştığım fabrikada maaşlarımızı yarım yarım aldığımızdan bahsetmiştim. O zamandan bugüne tam 6 ay geçmiş. Yarım maaşın ilk verildiği ay, işçi arkadaşlar kendi aralarında sitem ederlerdi, “böyle şey olmaz, aldığımız paranın ne anlamı var” diye söylenip dururlardı sadece. Müdürler ve şefler daha hızlı çalışın dediği zaman da gıkları çıkmadan çalışırlardı. Maaş konusunda hiçbir değişiklik yok, aynı şekilde devam ediyor her şey. Ama arkadaşlar küçük sitemleri artık yavaş yavaş dışarıya vurabiliyorlar. Ancak daha ileriye gidemiyorlar, korkuyorlar çünkü ve korkuyla çıkan cılız sesler patronlara sinek vızıltısı gibi geliyor. Meselâ pres bölümünde çalışan bir arkadaşımızın sitemi gibi…
Bu arkadaşımız imalat müdüründen 300 TL borç para istiyor, yoksa eve icra geleceğinden bahsediyor. İmalat müdürü umursamaz şekilde “param yok” diye geçiştiriyor. İşçi arkadaşımız “yarım maaşlarımızı ne zaman normale çevireceksiniz” diye sorduğunda ise “onu ancak patron bilir” cevabını alıyor. Bir taraftan işten atılma korkusuyla daha tedirgin soruyor işçi arkadaşımız ama bir taraftan da artık boğazına kadar borca battığından küçük bir “sitem” ediyor. Korkusu ve yalnız olması bu sitemine üstün geliyor ve daha ileriye gidemiyor. Bu işçi arkadaşımızın yanında, çevresinde aynı dertlerle uğraşan işçi arkadaşlarımız da var, ancak korkuları öyle büyük ki, haklılıklarını ve ne kadar güçlü olduklarını unutmuşlar. Onların korkularını içlerinden söküp atmalarını sağlamak da biz sınıf bilinçli işçilere düşüyor.