
Asgari ücrete çalışan bir işçi ne yapmalı? Burjuvazi ne yapması gerektiğini söylüyor, medya aracılığıyla dayatıyor. Paran mı yok? Bankalar sana geri ödeyemediğin kadar kredi veriyor. Otobüslerin koltuklarından tutun da yollardaki afişlere, televizyonlardan cep telefonlarına gelen mesajlara kadar kredi kartı kullanımı propaganda ediliyor. “Bak çözüm burada” denerek 12 aya varan taksitlerle kredi kartı kullanımı özendiriliyor. Asgari ücrete çalışan işçilerin cepleri, asgari ücretin kat be katı fazla kullanıma açık kredi kartlarıyla dolu. Artık iyice çığırından çıkan bu düzende, işçilere kredi kart kullanımı işyerinde de zorla dayatılıyor.
İşyerinin sürekli çalıştığı banka işçilere kredi kartı verebilmek için işyeriyle irtibata geçiyor. İşyeri de kendi çıkarları için bankanın işçilere vermek istediği kredi kartlarını işçilerin alması için baskı uyguluyor. “Herkes alacak!” diye emirler yağdırıyor. İşçiler almak istemiyor ama itiraz ederlerse biliyorlar ki işlerinden olacaklar. Birçok işçi arkadaş ev almak için ev kredisi çekmiş, yığınla borcun altına girmiş bir durumdayken, bir de böylesine bir baskıya maruz kalıyor. İçinde yaşadığımız bu sistem, bizleri öylesine kredi kartı bataklığına sürüklüyor ki, mücadele etmek yerine borç batağına girmek zorunda bırakılıyoruz. “Maaşın mı az, ay sonunu çıkartamıyorsun? Kredi kartı kullan.” “Borcunu ödeyemiyorsun daha fazla çalış, fazla mesaiye kal.” Birçok insan bu borç batağından kurtulamadığında ise cinnet geçirip, eşini, çocuklarını katledebiliyor ya da intihara sürüklenebiliyor.
Bizleri kredi kartları bataklığının içine sürükleyen, günden güne yoksulluğun kucağına iten bu sisteme daha ne kadar göz yumacağız?