
Ocak 2012’den itibaren herkes Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınıyor. Emekçilerin işsiz olup olmadığına bakılmaksızın pirim ödemeleri zorunlu olacak! Yaşam koşullarının her geçen gün giderek kötüleştiği, alım gücünün azaldığı bir dönemde, çalışanlar bile açlık sınırının altında yaşarken, işsizlere bir yük daha bindiriliyor. Gelir Testi Yönetmeliği’ne göre banka işlemleri, kredi kartı harcamaları, elektrik-su kullanımı gibi kriterler göz önünde bulundurularak kişi başına düşen gelir hesaplanacak. Uygulamaya göre, 18 yaşından gün alan ve geliri asgari ücretin üçte birinin üstünde olan herkes prim ödemek zorunda. Yani geliri 295 TL’nin üzerinde olanlar Genel Sağlık Sigortası’nı kendileri ödeyecekler. Geliri 295 ilâ 886,5 TL arasında olanlar 35 TL, 886,5 ilâ 1773 TL arasında olanlar 106 TL, 1773 TL’den yüksek olanlar 212 TL prim ödeyecek.
Bu aynı zamanda 9,5 milyon Yeşil Kartlının büyük bir kısmının elinden Yeşil Kartının alınması demek! Devletin gelir düzeyi düşük kişilere sağlık hizmeti sunmasının sınırları da daraltılmış oluyor. Asgari ücretin üçte birinden az geliri olanların primleri devlet tarafından karşılanacak. Ancak primini ödeyemeyen kişiler sağlık hizmetinden yararlanamayıp hastane kapılarından geri çevrilecek. Gelirin 295 TL’den az olduğunu ispat etmek için Ocak ayının sonuna kadar bildirim yapılmak zorunda. Bildirim yapmazlarsa bunun için de 200 TL ceza ödeyecekler.
Patronların temsilcisi AKP, işçilerin ellerindeki son hakları birer birer götürme uğraşında. Devletin sağlık alanındaki harcamaları “yük” sayılarak bu yük patronlar yerine işçilere bindiriliyor. Örgütsüzlüğümüzden olabildiğince yararlanarak sağlıkta katkı payları giderek arttırılmakta, çeşit çeşit primler adı altında sağlık hizmeti “parayı veren düdüğü çalar” mantığıyla parası olana verilmektedir. “Sağlıkta dönüşüm” adyla hayata geçirilen saldırılara dur demek için örgütlenelim!