Nijerya 160 milyonluk nüfusuyla Afrika’nın en kalabalık ülkesi ve Sahraaltı Afrika’nın 2. büyük ekonomisi. Kıtanın en büyük ham petrol üreticisi olan ülke, dünyada ham petrol ihracatında da beşinci sırada bulunuyor. Ancak tüm bu zenginlikler çok küçük bir azınlığın elinde birikmiş durumda. Ülkede işsizlik oranı yüzde 50 civarında. Nüfusun yarısı, yani tam 80 milyon insan, temiz su kaynaklarına ulaşamıyor. Nüfusun yüzde 70’i yoksul ve günlük 2 doların altında bir parayla hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Ortalama bir işçi ücretinin alım gücü 1970 yılına göre yüzde 35 değer kaybetmiş durumda.
Bir grevci işçi tepkisini şöyle ifade ediyor: “Hiçbir şeyden korkmuyorum. Artık sizden de korkmuyoruz, eğer istediğiniz buysa savaşa da hazırız. Sizinle kanımızın son damlasına kadar savaşacağız. Bunun olduğunu göreceksiniz. Bu, insanları sokağa çıkmaya ve sizinle yüzleşmeye itecek. Hiç bir zaman huzurlu olamayacaksınız. Göreceksiniz!”
Müslüman ve Hıristiyanların bir arada yaşadığı ülkede işçiler kardeşleşerek dayanışmayı örüyorlar. Nijerya’nın yoksul halkı, birikmiş sorunlarına çözüm arıyor ve bu nedenle isyan bayrağı açmış bulunuyor. Ancak grevlerin ülke ekonomisine zarar vereceğini iddia eden bazı sendika yönetimleri, işçi ve emekçilerden baskılara boyun eğmelerini ve işlerine geri dönmelerini istiyor. Nijerya halkı ise bu çağrılara kulaklarını tıkıyor ve patronlar sınıfından hesap soruyor.