
Kapitalist sistem uluslararası olduğu için sömürüyü de uluslararası yapıyor. Bunun bir örneğini de yabancı uyruklu sağlık işçileri oluşturuyor. Kendi topraklarından kopup, ekmekleri için başka ülkelerde çalışan bu işçiler birçok sorun yaşıyorlar.
Türkiye’de de 300 bine yakın yabancı doktor kaçak olarak çalışıyor. Kendi ülkelerinde çalışma imkânı bulamayıp Türkiye’ye gelen işçiler, öncelikle ciddi bir dil sorunu yaşıyorlar. 2 yıllık zorunlu dil eğitiminden sonra asistan doktor olarak hastanelere atanıyorlar. Hiçbir güvenceleri olmayan bu işçiler saatlerce çalışıyorlar. Yaşadıkları en büyük sorun da geçim sıkıntısı. Yaklaşık 5 yıl boyunca asistan olarak çalışan bu doktorlara herhangi bir özel hastanede nöbet tutmak yasak. Nöbet tutarken yakalanan doktorlar sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıyalar.
Türkiye’deki egemenler Türkiyeli işçileri bu kadar yoğun sömürürken, yabancı uyruklu işçilere de etmediklerini bırakmıyorlar. Hangi meslekten olursa olsun işçiler, örgütsüz ve dağınık olurlarsa ezilirler ve hakları gasp edilir. Patronlar sınıfı işçileri din, dil, ırk ayırımı yapmadan sömürüyor. Sömürünün karşısında durabilmek için de işçi sınıfının bütün ayrımları kaldırıp topyekûn örgütlenmesi gerekiyor.