
İşten atılmaları üzerine Maltepe Belediyesi önündeki direnişlerini 28 gün boyunca sürdüren taşeron belediye işçileri, CHP’li belediye yöneticilerinin “atılan işçileri geri alacağız” sözü üzerine direnişlerini, 18 Ocak günü gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla sonlandırmışlardı.
10 işçi söz verildiği gibi işbaşı yapacakları 23 Ocak Pazartesi günü belediyeye geldiklerinde verilen sözlerin tutulmadığına şahit oldular. Belediye yöneticileri, işçilerin hazırladığı 9 maddelik protokole imza atmadılar. Direnişçi işçileri bölmek amacıyla 5 kişiyi işe alacaklarını kalan 5 kişiyi sonra alacaklarını ileri sürdüler. Direnişçi işçiler “ya hepimiz işbaşı yaparız ya da hiç birimiz” diyerek kararlılıklarını ortaya koydular. Böylece işçiler belediye önünde ikinci kez direniş çadırını kurdular.
Direnişin 36. gününde ziyaret ettiğimiz işçiler, belediye yöneticilerinin sözlerine güvenmekle hata ettiklerini söylediler. Maltepe Belediyesi, 25 Ocakta internet sitesinden yayınladığı bir haberde direnişi karalayarak, “üç beş kişilik örgütlü grubun farklı amaçlara hizmet uğruna huzur, sükûn ve çalışma barışını bozmak için ücreti ve sosyal hakları bahane etmelerinin hiçbir haklılığı yoktur” demektedir. Oysa Maltepe Belediyesi’nde çalışan 1500 işçiden, bin kadarı taşeron firmalarda çalışmaktadır. Bu işçilerin tamamı ücret ve sosyal haklarının düzeltilmesi için eylemlerle belediye yönetimini uyardılar. Belediye yöneticilerinin huzur, sükûn ve çalışma barışı dediği; taşeron işçilerin, seslerini çıkarmadan, köle gibi çalışmalarından başka bir şey değildir. İşçileri işten atan, onların hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan aynı belediye yönetimidir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dile getirdiği “taşeronu kaldıracağız” vaadi demek ki, taşeron işçilerin işten atılması, direnen işçilerin savcılığa şikâyet edilmesinden başka bir anlama gelmemektedir.