
Mücadelenin sesi bir yokuşun hemen üzerinde kurulu bulunan Kampana fabrikasının önünden geliyor. Fabrika önünde bir çadır, çadırın yanında bir tabela ve tabelanın yanında umut dolu gözleriyle direnişçi işçiler var. Tabelada “311. gün” yazıyor. 311 gün! Patronun İzmir-Tuzla arasında oynadığı tüm oyunlara, baskılara, soğuğa, tüm maddi zorluklara rağmen direnerek geçen 311 gün! İşçi kardeşler biraz heyecanlılar. Çünkü işe iade davasını kazanarak direnişin hukuki boyutunda kazanım elde ettiler ve bu yeni gelişmeyi bir basın açıklamasıyla duyuracaklar birazdan. Deri işçileri, taşımacılık işçileri, Petrokimya işçileri, belediye işçileri ve pek çok sendikanın yöneticisi orada. Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak Kampana işçilerine destek için oradayız.
Dakikalar ilerledikçe eylem saati yaklaşıyor, gruplar halinde deri sanayideki işçiler fabrika yolundaki hafif yokuştan çıkıyor. Kendi fabrikalarından çıkıp Kampana’ya doğru yürüyorlar. Yaklaştıkça sloganların sesi daha gür geliyor. O anda çadır önündeki herkes kollarını kaldırıp, coşkusunu haykırıyor: “Yaşasın Sınıf Dayanışması!” İşçiler katılmaya devam ettikçe saflar güçleniyor, çekilen halayların ardından yumruklar göğe uzanıp sloganlar atılıyor.
İşçilerdeki kararlılık, attıkları sloganda birleşen inançları görülmeye değer. Kadınların daha da mücadeleci olduğu bu kavgada, erkek kardeşleriyle beraber ördükleri bu direniş yılmıyor, kırılmıyor, inatla sürüyor. Sınıf dayanışmasının gerçek örnekleriyle daha da güçleniyor. Örgütlü işçiler Kampana işçilerini sahipleniyor. Kampana patronunun ve diğer deri patronlarının büyüyen bu çığlık karşısında korktuklarını, tedirgin olduklarını biliyoruz. Bu korkuyu yaratan deri işçilerinin örgütlü mücadelesidir ve patronlar örgütlü işçiler karşısında direnemeyeceklerdir.