
AKP hükümeti “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında birtakım yasal değişikliklere gitmeyi planlıyor. Bu değişikliklerin en önemli maddelerinden biri de kıdem tazminatları ve patronlar bu hakkımızı elimizden almak istiyorlar. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak bu saldırı planını protesto etmek ve gerçekleri anlatmak için imza stantları kurduk. Katıldığım bir çalışmada iki kadına kampanyamıza destek vermeleri için konuyu anlatmaya çalıştım. Kadınlardan biri “tabii imza atarım” dedi. Diğeri ise imza atmak istemedi. İmza atan kadın, arkadaşına “sen de imza at, kıdem tazminatlarımızı elimizden alıyorlar, ben kıdem tazminatıyla ev yaptırdım” dedi. İmza atmayan arkadaşını ikna ederek imza atmasını sağladı.
Bugün kıdem tazminatlarımızı her şeye rağmen yine de alabiliyoruz. İşten çıkartıldığımızda patronlar çeşitli yalanlar söyleyerek hemen bize bir evrak imzalatmak istiyorlar. Genellikle yalanlar şunlar oluyor: “Siz bu evrakı imzalayın, biz size paranızı ne zaman gelip alacağınızı haber vereceğiz” ya da “bize güvenmiyor musunuz?” Sonra ise ne arayan var ne de soran. Çünkü imza attığımız o evrakta şunlar yazıyor: “Bütün haklarımı aldım.” Bu durumda dava hakkımız tehlikeye giriyor. Kısacası patronlar kıdem tazminatlarımızı vermemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Çalışma Bakanı bir de çıkmış utanmadan şunları söylüyor: “Zaten işçiler kıdem tazminatlarını alamıyorlar.” “Sayın” Çalışma Bakanımız biz işçileri düşünseydi eğer, kıdem tazminatlarımızı neden alamadığımızı araştırıp bu sorunu çözmek için bir denetleme mekanizması geliştirebilirdi. Bunu yapmak yerine patronların işine gelen bir yöntemi bizlere yutturmaya çalışıyor. Kıdem tazminatımız anamızın ak sütü gibi helaldir! İşte bunun için bu hakkımızı gasp etmelerine izin vermeyelim!