TRT 1’de yayınlanmaya başlayan 80’ler isimli dizi, sadece o dönemde çocukluğunu ya da gençliğini yaşayan insanların değil, günümüz gençlerinin de ilgisini çekiyor.
Yapımcılığını Birol Güven’in üstlendiği dizi, izleyenleri bir süreliğine geçmişe götürüyor ve dudaklarda bir gülümseme yaratıyor. Günümüzde artık kullanılmayan birçok eşya ve objeyi izlemek, hele hele o dönemi hiç yaşamamış gençler için çok ilgi çekici olsa gerek. Banyo kazanları, günümüzde çoğu evde kullanılmayan sobalar, mutfak eşyaları, kıyafetler nostalji olarak karşımıza çıkıyor. Bunları anladık ama dizide şöyle bir durum var: Sosyalizm, devrim, faşizm gibi kavramlar sanki o yıllarla beraber silinmiş gitmiş, nostalji olmuş gibi yansıtılıyor.

Hâlbuki çok iyi biliyoruz; o dönemden günümüze kadar burjuvazi sömürüsünü arttırarak sürdürüyor. Buna karşın işçi sınıfının mücadelesi de sürüyor. Dünyanın her yerinde sınıf savaşımı devam ediyor. Türkiye’de ‘80 askeri faşist darbesi sınıfımızın mücadelesini yok edememiştir. 1980 öncesine göre mücadele biraz zayıf olsa da gittikçe canlanmaktadır. Sosyalizm, devrim gibi kavramlar hiçbir zaman nostalji olamaz. Çünkü sömürü düzeni devam ettikçe, mutlaka işçi sınıfı mücadelesi de olacaktır. Faşizm de, burjuva sınıf var oldukça işçi-emekçi sınıfın karşısına çıkarılmak için bekleyen bir tehlike olarak kalacaktır.

Burjuva medya “80’ler” dizisinde de, o dönemi anlatan diğer dizilerde de her ne kadar sınıf mücadelesini nostalji ya da macera havasında geçen olaylar dizisi olarak göstermeye çalışsa da, aslında bu kendi korkularının bir ispatıdır.