Patronlar sorumlusu oldukları ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına ödetmek için tüm dünyada işçilerin ekonomik sosyal ve siyasal haklarına saldırıyor. Bu saldırılara karşı işçi sınıfı mücadele ediyor ve mücadele ateşi her geçen gün büyüyor. Arap halklarının başlattığı isyan dalgası Avrupa işçi sınıfını da sarmış durumda. Bir yanda Yunanistan’da, İtalya’da, İspanya’da grev ve direnişlerle hükümetler düşerken, diğer taraftan Amerikan işçi sınıfı patronların para merkezini işgal etmiş durumda. Dünyada bunlar yaşanırken Türkiye’de de patronlar ve onun emrindeki AKP hükümeti boş durmamakta, krizin faturasını bizlere ödetmek için saldırı paketleri hazırlamaktalar. AKP hükümeti “Ulusal İstihdam Stratejisi” adı altında kıdem tazminatlarımızı kaldırmak istemektedir.
Biz UİD-DER’li işçiler olarak kıdem tazminatlarımızın kaldırılmaması için yürüttüğümüz imza kampanyasıyla saldırı paketine karşı işçi kardeşlerimizi bilinçlendirmeye ve mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz. Havanın bütün soğukluğuna rağmen ilk önce işçi sofrasını kurup kahvaltıyla başlıyoruz işe. Kahvaltımızın ardından malzemelerimizi hazırlayıp imza toplayacağımız otobüs durağına gidiyoruz. Hava oldukça soğuk ama bizler işçi kardeşlerimizi imza atmaya çağırdıkça, onlar da imzaladıkça içimiz ısınıyor. Çevrede taksici, işportacı emekçi kardeşlerimiz hem imza atıyorlar hem de bizlere çay ısmarlayarak destek oluyorlar. Hatta imza atıp da kendisi bizim gibi imza toplamaya çalışan emekli işçiler bile oluyor. Şöyle bağırıyor emekli abimiz, “hepimiz işçiyiz, bir imza da sen ver, haklarımızı yedirmeyelim, hop kardeşim, işçi değil miyiz, nereye, bir imza da sen ver”. Emekli abimizin katkısıyla da birçok işçi kardeşimiz imza veriyor. Tüm soğuğa rağmen emekli abimiz bağırıyor ve oldukça mutlu. Kendisi imza attıktan sonra tanıdıklarını getirip imza attıran işçi kardeşlerimiz de oluyor, böylece dayanışma büyüyor. Bir taraftan kar yağıyor, bir taraftan rüzgâr tüm soğukluğuyla yüzümüze, elimize işliyor. Ama içimizdeki mücadele ateşi sesimizi gürleştiriyor. Daha fazla bağırıyoruz “işçiler kardeşler” diye.
Patronların bu sömürü düzenine karşı daha fazla haykıracağız bu sömürü düzeni son bulsun diye. Bugün içimizi ısıtan mücadele büyüdükçe patronları ve onların bu köhne düzenini yakacak bir koca aleve dönüşecektir. Tüm işçi kardeşlerime sesleniyorum, ocak yanıyor, bu aleve, bu ateşe bir nefes de sen ver!