
Şubat ayının başında meclis gündemine alınan Toplu İş İlişkileri Kanunu taslağında, işçilerin örgütlenmesini engelleyici yeni düzenlemeler yapılıyor. Örneğin, taslağın ilk halinde, iş kolu barajının binde 5’e düşürülmesi planlanıyordu. Ama bu oran, patronların baskısı neticesinde %3’e çıkarıldı. Geçtiğimiz günlerde Çalışma Bakanı Faruk Çelik, patronların, yasanın ilk taslağının olduğu gibi geçmesi durumunda, zarara uğrayacakları, işçilerin sendikal örgütlenmelerinin birden artacağı, kendi işyerlerinin sendikaların birbirleriyle mücadele alanı haline geleceği yönündeki korkularının yersiz olduğunu açıklamıştı. Patronların yüreğine su serpmişti. AKP hükümeti son anda yaptığı değişiklikler ve eklemelerle patronların yüreğini daha da ferahlattı. Son olarak yapılan eklemeyle hava iş kolunda grev yapmak neredeyse olanaksız hale getirildi. Tasarıda, Grev ve Lokavt Uygulaması başlığı altındaki 64. maddeye eklenen 6. fıkra ile grevin işveren tarafından kolaylıkla kırılabilmesinin yolu açılıyor.
6. fıkranın içeriği şöyle: “Hava ulaşımı alanında faaliyet gösteren işyerleri ve işletmelerde grev esnasında işveren, faaliyetlerinin yüzde kırkını sürdürebilir. Bu durumda çalışacak işçilerin sayısı, niteliği ve çalışma yerleri işyerinde veya işletmede çalışan işçi sayısına göre işveren tarafından belirlenir. Bu hükmün uygulanmasında listenin tespiti, ilanı, işçi sendikasına tebliği ve listeye itiraz usulü hakkında 65. maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır”
Hava-İş Sendikası, Türk-İş Genel Merkezinin onay verdiği bu tasarıyı yayınladığı basın açıklamasıyla protesto etti. Halkoyuna sunulan yeni anayasa ile grev yasaklarının kaldırılacağının vaat edildiği, ancak tam tersi uygulamalara gidildiğinin belirtildiği açıklamada, “bu tasarı ile var olan grev yasaklı işkollarına ilave olarak, daha önce böyle bir yasak bulunmayan hava taşımacılığı işkolunda da fiili grev yasağı getirilmektedir. Grevde, işverenlerin hava ulaşımında faaliyetlerinin %40’ını sürdürmesine olanak sağlanması fiilen grev hakkının ortadan kaldırılmasıdır” dendi. Tasarının meclise sunulması sırasında Türk-İş yönetiminin Hava-İş’e herhangi bir bildirimde bulunmaması da eleştirildi.
Toplu İş İlişkileri Kanunu tasarısıyla, örgütlenmenin önündeki engellerin, işçi sendikalarının elini kolunu bağlayan hükümlerin yumuşatılacağı, hatta tümden kaldırılacağı öne sürülüyordu. Fakat bu yalan kısa zamanda ortaya çıktı. İşçilerin örgütlenmesi ihtimali karşısında korkuya kapılan patronlar, önce bizzat Çalışma Bakanının açıklamalarıyla, hemen sonra da yeniden ele alınan düzenlemelerle rahatlatılıyor.
Bu durum bir kez daha gösterdi ki, işçiler örgütlenip mücadele etmedikleri müddetçe sermaye hükümetleri kendiliğinden, babalarının hayrına işçilere haklar vermeyecektir. Sendikalara bu noktada çok işler düşüyor. Yetkileri düşme noktasına gelen sendikalar ağlayıp sızlamayı, iş kollarının birleştirilmesine karşı çıkarak bir muhalefet yürütmeyi bir kenara bırakmalı ve örgütlenmeye girişmelidirler. Milyonlarca işçinin sendikalarda örgütlü hale geldiği ve mücadele ettiği bir ortamda, patronlar ve onların emrindeki hükümetler sendikalar yasasını kendi istedikleri gibi hayata geçiremezler