
Geçtiğimiz günlerde Mersin’de bir sendikanın şube seçimlerinde yaşananlardan ve edindiğim izlenimlerden bahsedeceğim sizlere. Aslında bilindiği gibi mücadeleci sendikaların sayısı bu dönemlerde çok az ve kıymetli. Bunun dışında kalan ve mücadele etmekten uzak, içinde türlü oyunların döndüğü, sendikal bürokrasinin adeta sülük gibi yapıştığı ve bir türlü gitmek bilmediği sendikalar mevcut günümüzde.
Ben de geçtiğimiz günlerde ikincisine; yani mücadele çizgisinden uzak bir sendikanın türlü oyunlarla yüklü bir şube seçimine şahit oldum. Seçim boyunca yaşananlar bizlere bu sendikaların tepesinde bulunan yöneticilerin her an ve her durumda türlü oyunlara başvurabileceğini bir kez daha gösterdi. Seçim öncesinde yaşanan türlü oyunlar aslında seçim sürecine de yansımıştı büyük ölçüde. Seçimden bir gece önce, yöneticilerin kapalı kapılar ardında, kendi keyiflerine göre listeler üzerinde yaptıkları türlü oyunlar seçim sırasında bir anda ortaya çıktı. Çünkü listede kimsenin haberi olmayan isimler yer alıyordu, kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra anlaşıldı ki sendikal bürokrasinin gece mesaisi uzun sürmüş ve listeye pazarlıklar sonucu yeni isimler yerleştirilmişti. Sonrasında ne mi oldu dersiniz? Yöneticiler önceki pişkinliklerinden prim vermeyerek seçim sürecinde de daldan dala sekerek türlü oyunlarına devam ettiler. Gösterilen tepkileri de yıllardır bulundukları konumdan öğrendikleri türlü dalaverelerle yatıştırdılar ve hazırladıkları listenin seçilmesine ortam hazırlayarak seçimleri arzu ettikleri gibi sonuçlandırdılar. Ee kolay değildi tabii, yoksa daha uzun süre o koltuklarda sırtları pek, karınları tok nasıl oturabilirlerdi! Böylelikle bir seçim daha, türlü pişkinlikler ve oyunlarla onların istediği gibi sonuçlanmış oldu. Bizler de bir kez daha görmüş olduk bürokrat sendikacılığın oyunlarını.
Evet dostlar, aslında içinde bulunduğumuz dönemde pek çok kez tanık olduğumuz durumlardan biriydi belki de bu. Mücadele çizgisinden uzak nice şube seçimlerine, genel kurullara şahit olmaktayız aslında uzun yıllardır. Sendika bürokratları türlü oyunlarını, örgütsüz durumda olan işçi sınıfına yutturmakta ve kendi konumlarını taçlandırmaktadır. Aslında işçiler kendi işyerlerinde taban örgütlülüklerini oluşturmadıkları, kendi sendikalarını denetlemedikleri, sendikalarını daha mücadeleci bir çizgiye çekmek için mücadele etmedikleri sürece böylesi durumlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
UİD-DER bu konuda da, yıllardır sınıf mücadelesi içinde biriktirdiği deneyimlerle bize yol gösteriyor. Bu anlamda gerçekten değerli bir örgütlülük olan UİD-DER’den mücadele deneyimlerini öğrenmeli, bulunduğumuz her konumda örgütlülüğümüzü hep bir adım daha ileri taşımak için mücadele etmeliyiz. Ancak bu şekilde bürokratların üzerine korkusuzca gidebilir ve onların türlü oyunlarını ancak bu şekilde bozabiliriz. Sendikal bürokrasiye karşı YAŞASIN MİLİTAN SINIF SENDİKACILIĞI, YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!