
Günün erken saatlerinde yollara düşen tersane işçisi, yorgunluğunu üzerinden atamadığını, attığı ağır adımlarla belli ediyor. Durum böyle olunca haliyle iş kazarları da kaçınılmaz oluyor. Ağır sanayi koluna giren tersanelerde, her hareketin ölümle sonuçlanabilme riski çok yüksek. Beşiktaş Tersanesinde de işçilerin can güvenliği pek önemsenmediğinden, iş kazaları çeşitli yaralanmalarla sonuçlanıyor. Geçen hafta bir işçi arkadaşımız ambar kapağına yakın bir mesafede kaynak yaparken iş kazası geçirdi. Kule vincinin gemideki ambar kapağını geriye çekmesiyle halat gerildi ve koptu. İş kazası geçiren arkadaşımız acı içinde kıvranmaya başladı ve baygınlık geçirdi. İşçi kardeşimizin bayılması bizleri daha da telaşlandırdı. Arkadaşımız ambulansın gelmesiyle hastaneye kaldırıldı.
Kaynak yapan arkadaşımızın “şanslı” olduğunu söyleyebilirim. Halat çelik olsaydı eğer bu kaza ölümle sonuçlanabilirdi. Çünkü halat taşıdığı ağır yük nedeniyle öyle geriliyor ki bu kopma anında çelik bir halat olsaydı insanı ikiye bölerdi. Bu kazada en büyük ihmal, ambar kapağının ağırlığı bilinmeden güçsüz olan halatla iş yapılmış olması ve iş güvenliğinden sorumlu kişilerin işçinin o bölgede çalışmasına izin vermeleriydi. İş kazasını duyan patron hemen olay yerine gelip “yine mi kaza oldu” gibi pişkin sözler sarf edip, diğer işçilerin işlerinin başına dönmesini emretti ve çekip gitti.
Dostlar bugün bu işçi kardeşimizin başına gelen iş kazası yarın bizlerin de başına gelebilir. Tersane bölgesinde iş güvenliği kurallarının uygulanmaması, sendikasız ve güvencesiz çalıştırılma oldukça yaygın. Sıranın bizlere de gelmemesi için patronlara karşı harekete geçelim.