
19 Şubat Pazar günü, Kıraç’ta, “Neden yoksullaşıyoruz, nasıl sömürülüyoruz” konulu bir seminer yaptık. Seminerimize çeşitli işyerlerinden metal, deri, sağlık, gıda, tekstil işçileri ve meslek lisesi öğrencileri katıldı. Biz işçiler sömürüldüğümüzü biliyoruz ya da hissediyoruz, ama bunun tastamam nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Sunum yapan arkadaş önce derneğimizin hazırlamış olduğu kısa bir video izletti. Sokakta işçilere “aldığın ücret yetiyor mu” diye soruyorlar. İşçilerin cevabı “çok çalışıyoruz, aldığımız para hiçbir şeyimizi karşılamıyor” şeklinde. Teyzenin biri şöyle söylüyor: “Canım bir meyve çekiyor, alıp yiyemiyorum.”
Sunucu, “aslında işçiler bu sistemin bizleri nasıl sömürdüğünü yaşadıkları sıkıntılarıyla özetlemiş oldular” diyerek konuyu anlatmaya başladı. Kapitalist sistemin ne üzerine kurulduğunu, işçi sınıfının nasıl sömürüldüğünü, çeşitli örnekler ve kavramlarla çok güzel anlattı. “Kapitalist sistem kâra dayalı bir sistemdir. Kâr edemeyeceği ürünü yeri geldiğinde çöpe atar, sürekli rekabet içindedir.” Sütle ilgili bir örnek verdi. Sütlerin tarlalara dökülmesini anlatırken bir öğrenci şu soruyu sordu: “Neden sütleri döküyorlar, onları insanlara dağıtsalar olmaz mı?” Sunucu “bizlerin ne kadar insancıl düşündüğünü, olması gerekenin de bu olduğunu” söyleyip soruya cevap verdi: “Kapitalist düzende insanlığın ihtiyacına göre üretim yapılmaz, kâr için yapılır. Bu yüzden zarar da etseler ürünleri insanlara dağıtmazlar. Kapitalist düzende sermaye asıl olarak işçi sınıfının sırtından artı-değer üreterek biriktiriliyor. Örneğin 8 saat çalışıyorsak 2 saatte kendi kazancımızı çıkarıp geriye kalan 6 saatimizi patronlara çalışıyoruz. Yani her gün 6 saat bizden patronlara sermaye olarak gitmiş oluyor. Bu 10-12-16 saat çalışan işçiler için de aynı. Çünkü ne kadar çok çalışırsak o kadar çok sömürülüyoruz ve yoksullaşıyoruz. Bu durum dünyanın her yerinde aynı, sömürü düzenine son vermeliyiz. Onun için işçi sınıfı olarak örgütlenmemiz, sırtımızdan patronları atmamız gerek.”
Seminer sonrasında sohbet etiğimiz işçilerden gayet olumlu tepkiler aldık. “Çok iyi bir konu, tam da bizi anlatıyor”, “Vay be, bizleri patronlar böyle sömürüyorlar demek” diyenler oldu. Biz de “UİD-DER’in bütün etkinlikleri dolu doludur. İşçiler olarak bilmediğimiz tonlarca şey var, burası bizler için sınıfımızı öğreneceğimiz bir yerdir. Biz öğrendiklerimizi buraya borçluyuz” dedik.