26 Şubat Pazar günü, Aydınlı temsilciliğimizde “Neden Yoksullaşıyoruz, Nasıl Sömürülüyoruz?” konulu bir seminer yapıldı. Semineri çeşitli sektörlerden işçi arkadaşlarımızla birlikte izledik. İş yerlerimizin isimleri ve ürettiğimiz şeyler birbirinden farklı olsa da, kötü çalışma koşulları hepimizin ortak sorunu. Seminerin başındaki röportajlarda bunu gördük. Röportaj yapılan işçilerin hepsi çok uzun saatler çalıştıklarını, işten eve gittiklerinde dinlenemediklerini, aldıkları ücretlerin ise yeterli olmadığını söylediler. Röportaj yapılan bir kadın işçinin anlattıkları tüm bu söylenenleri özetledi aslında: “Çalışma saatlerim çok uzun, aldığım ücret evi geçindirmeye yetmiyor. Yetmediği için de işten dönünce haftada 3 gün merdiven silmeye gidiyorum. Çocuklarımı göremediğim oluyor. Çocuklarım, ‘bu ay hiç görüşemedik anne, gel biraz oturalım’ diyorlar.”
Tüm bu sorunlarımızın sebebi içinde yaşadığımız sistem, yani kapitalizmdir. Kapitalist sistemde her şey satılmak için üretilir. Bu üretim, biz işçiler olmadan olamaz. Biz işçiler yeryüzündeki her şeyi üretip, kendi hayatlarımızı kötü çalışma koşullarıyla tüketiyoruz. Aldığımız asgari ücret o kadar komik bir rakam ki en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamıyoruz. 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 3 bin lira civarında iken aldığımız asgari ücret sadece 701 lira. Bir tarafta müthiş bir zenginlik var iken, diğer tarafta ise ciddi bir yoksulluk yaşanıyor.
İnsana yaraşır bir hayat yaşamak ve emeğimizin karşılığını hakkıyla almak istiyorsak, bu düzeni yıkmaktan başka çaremiz yok. Bunu da ancak ve ancak birleşerek ve örgütlü mücadele ederek gerçekleştirebiliriz. Unutmayalım ki “Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!”