
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından her ay yayınlanan iş kazaları raporları, çok sayıda işçinin iş cinayetlerine kurban gittiğini gösteriyor. Dur durak bilmeden yaşanan iş cinayetleri gösteriyor ki, işçi ölümleri patronların umurunda değildir.
2 Mart Cuma günü Taksim Tramvay durağında bir araya gelen Meclis bileşenleri, Şubat ayına ilişkin görsel ve yazılı medyadan derledikleri raporu açıkladılar. Derlenen verilere göre Şubat ayında 42 işçi dizginsiz sömürü ve alınmayan işçi güvenliği önlemleri nedeniyle hayatını kaybetti.
Şubat ayına ilişkin veriler, ölümcül iş kazalarının en çok enerji ve inşaat sektöründe meydana geldiğini ortaya koyuyor. Hatay’dan İstanbul’a, İzmir’den Adana’ya birçok kentte işçiler ortak acıyı yaşadı.
Taksim’de gerçekleştirilen basın açıklamasına sendikacılar, işçi aileleri ve BEDAŞ işçileri katıldı. Basın açıklaması öncesinde, Enerji-Sen, Nakliyat-İş, Limter-İş ve Elektrik Mühendisleri Odası adına yapılan konuşmalarda, ölümlerin nedeninin patronların vurdumduymaz uygulamaları olduğu belirtildi. Örneğin Adana’da yaşanan ve 10 işçinin yaşamına mal olan “kazanın,” barajdaki çatlak önceden bildirildiği halde önlem alınmaması nedeniyle yaşandığı ortaya çıktı. Yine Tuzla tersanelerinde yaşanan 147 iş cinayeti, göz göre göre yaşandı. Enerji işçilerinin 35 bin voltluk elektrik akımına kapılarak ölmelerinde, taşeron şirketlerin vurdumduymazlığı rol oynadı.
Kıt kanaat geçinmek için çalışırken hayatından olmak, işçilere reva görülüyor bu düzende. Neredeyse hiçbir patron yaşanan ölümler nedeniyle ceza almıyor. Her ölümden sonra işçiler suçlanıyor, fatura yine işçilere kesiliyor. Teselli olarak “kader” denilip geçiliyor. Oysa ölümler kader değil. Örgütlenmek, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini aldırtmak hayat kurtarır. İş, işçilere düşüyor!