
Üç genç işçi. İkisi Bitlis diğeri ise Van’dan gelmiş ve ağır sanayide çalışmaya küçük yaşta başlamışlar. Yaşları henüz on sekiz ve on dokuz. Anahtarı tutmak bile onlara ağır geliyor. Şikâyetlerini, bezginliklerini sırf işveren anlamasın diye Kürtçe dile getiriyorlar. Gemide yaptıkları her iş onlar için fazlasıyla ağır ama bu genç işçilerin ellerinden hiçbir şey gelmiyor, çünkü patronla işçi arasındaki uçurumu henüz göremiyorlar. Üçü de depremden sonra İstanbul’a yerleşmiş. Eve ekmek götürmek için ağır şartlarda çalışmaya başlamışlar. Üçü de hayat dolu gözlerle yarına bakıyorlar. Etraflarına gülümsemeyi de unutmuyorlar.
Bu gencecik insanlar yaşamın çekilmez ve ağır yükünü şimdiden omuzlarına yüklemiş bulunuyorlar. Onlar güzel bir gelecek ve umutlu yarınları için bilinçli olmalı, haklarını bilmeli, onları bu hale koyan, kanlarını emen patronlardan hesap sormalılar, hesap sormalıyız…