
Çok çalışıyorsunuz ama aldığınız para yetmiyor mu? Patronlar maaşınıza zam yapıp yemek molanızı mı kısaltıyor? Mesailere kalmadan ayın sonunu getiremiyor musunuz? Bu sorulara verdiğiniz cevaplar “EVET” ise sömürülenler kervanına hoş geldiniz. Aslında doğduğumuzdan beri sömürülüyoruz, çünkü sömürülenler sınıfına ait doğmuşuz demektir verdiğimiz her “evet” cevabı. Bunu hissediyoruz da nasıl sömürüldüğümüzü pek bilmiyoruz, işte onu da derneğimizde yaptığımız seminer sonrası daha iyi anladık.
Seminerde ilk önce UİD-DER’in hazırladığı videoyu izledik. İşçilerle yapılan röportajda kaç saat çalıştıkları, hangi koşullarda çalıştıklarına dair sorular soruluyor. İşçilerin verdiği cevaplar hepimizin hayatlarını anlatacak nitelikte. Bu durumu sunumu yapan arkadaşımızın verdiği basit örnekler üzerinden daha kolay anlıyoruz. Aslında hayatımız boyunca verdiğimiz mücadele yaşam mücadelesinden başka bir şey değil. Bu mücadelenin biz işçilerden yana ivme kazanmasının koşulu dağınıklıktan kurtulup, birlikte hareket etmekten geçiyor. Bu sömürü düzeninde en az işçiler kadar patronların da ayakta kalma mücadelesi var. Hangi taraf güçlü ise o belirleyici oluyor.
Sincan Organize’de güneş panelleri üretilen bir fabrikada çalışan bir işçi arkadaş yaşadığı bir olayı anlatarak duruma biraz daha açıklık kazandırdı. Zam ayı geldiğinde patronları hepsini yemekhaneye toplayarak zam oranını açıklamış. Enflasyon düzeyini baz alarak, enflasyon oranından biraz daha fazla zam yaptığını söylemiş ve “hadi %4 de kendimden vereyim” demiş. İşçiler şaşırmışlar. Kesin bunun altından bir şey çıkacak demişler. Dedikleri gibi de olmuş. “Canım patron” bu zam sonrası yemek molalarından 20 dakika kesmiş. İşçilere 20 dakika kendisi için çalışacaklarını açık açık söylemiş. Üstelik lütfedip “çay molalarını kaldırmıyorum” demiş. Aslında yasada böyle bir mola yokmuş, ama o hayrına çay molası vermiş! İşçi arkadaşın yorumu hem durumu anlatıyor, hem patronların gerçek yüzlerini gösteriyor, hem de bizim örgütsüzlüğümüzün bir kanıtı gibi. Zaten yemek molasından kesilen 20 dakikada bir panel üretiliyor ve bu panel en az 5000 TL’ye satılıyor. Yani bu patron da diğer sömürücüler gibi kaşıkla verip kepçeyle almasını iyi bilmiş. Ama tarih bize öğretiyor ki bu hep böyle gitmez. Gün olur devran döner, işçiler mücadele eder ve bu sömürü düzenine son verecek güce yeniden kavuşur.
Kahrolsun Ücretli Kölelik Düzeni!