
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, geçtiğimiz günlerde 1 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere, elektriğe % 9,26 ve doğalgaza % 18,72 oranında zam yapıldığını açıkladı. Bakanın bu açıklaması, geçim sıkıntısından beli bükülen işçi ve emekçileri daha da zor günlerin beklediği anlamına geliyor.
Taner Yıldız, zam yapmaktan hoşlanmadıklarını, bir siyasetçi olarak zam haberi vermeyi sevmediğini ama uzun süredir dövizde yaşanan dalgalanmalar ve ham petrol fiyatlarındaki artışlar sebebiyle zam yapmaya mecbur kaldıklarını söylüyor. Bakanın samimiyetsizliği her tarafından akıyor. 2001 yılından itibaren, enerji piyasasını özel sektöre devrederek enerji patronlarına diledikleri kadar zam yapma özgürlüğü verenler kimlerdi? 2004 yılındaki yasal düzenlemelerle ödediğimiz faturaları daha da ağırlaştıranlar yine onlar değil miydi? 2004 yılında yapılan bir düzenleme ile biz, yalnızca sistemimize giren ve kullandığımız elektriğin parasını değil, kaçak elektriğin, sokak lambalarının tükettiği elektriğin bile parasını ödemiyor muyuz? Otomatiğe bağlanan zamlar yoksul işçi ve emekçileri canından bezdirmişken hükümetin bir diğer bakanı Mehmet Şimşek, ÖTV zamları için de “zam değil güncelleme” dememiş miydi? Geçtiğimiz günlerde doğalgaza gelen yüksek miktardaki zamlara rağmen bu seferki neyin güncellemesidir?
Üç kuruşluk ücretimizin neredeyse tümünü vergilere veriyoruz. Hiçbir ihtiyacımızı karşılamayan asgari ücretin çok büyük bir kısmı faturalara gidiyor. Hükümet, zam zulmüne devam ediyor. En temel insani ihtiyaçlarımızı karşılamak için ödediğimiz faturalar kabardıkça kabarıyor. Faturaları ödeyebilmek için durmadan çalışıyoruz, fazla mesailerde tükeniyoruz. Oysa su, elektrik, doğalgaz gibi hizmetler ücretsiz karşılanmalıdır. Bu temel ihtiyaçları karşılayabilmek için ömrümüzü tüketen, durmadan uzayan iş saatlerine karşı, ücretlerin yükseltilmesini talep etmeliyiz.