Adana’da UİD-DER’in çalışmalarını yürüten işçiler olarak, 1 Mayıs’ta Taksim’e beraber gittiğimiz arkadaşlarımızla Pazar günü bir işçi evinde bir araya geldik. Çukurova topraklarından ilk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan işçi arkadaşlarımızla çaylarımızı içip derneğimizin web sitesindeki 1 Mayıs 2012 görüntülerini hep birlikte izledik. Tüm görkemiyle, disipliniyle, coşkusuyla alana akan kızıl kortejimizi görüp de göğsümüzün kabarmaması mümkün değildi elbette. O coşkuyu tekrar yaşayıp 1 Mayıs’ta UİD-DER’le olmanın güzelliklerini konuştuk. Bir işçi arkadaşımız; “Korteji bu kadar kalabalık beklemiyordum. Gerçekten çok kalabalıktı. Köprünün altında toplandığımızda etrafa bir baktım, otobüsler peş peşe diziliyordu. Önce oradaki otobüslerin başka derneklerden olduğunu sandım. Hepsinin kırmızı şapkalılar olduğunu görünce, o kalabalığı görünce, büyük şaşkınlık yaşadım. ‘UİD-DER bu kadar kalabalık mıydı?’ dedim. Gidip bunu orada görmek, o anı yaşamak büyük bir mutluluk. O anın anlamı, o yürüyüşteki UİD-DER; kırmızı önlük ve şapkalar... Ben aslında askerde bile şapka takmayı sevmezdim. Ama o gün kırmızı şapkamı hiç çıkarmadım” dedi.
Poşet fabrikasında çalışan iki işçinin anlattıkları ise rekabet içindeki patronların, konu işçi sınıfı olunca nasıl da domuz topu gibi birleştiklerine güzel bir örnekti: “Benim patronum arkadaşımın patronunu aramış. 1 Mayıs’a onların fabrikasından giden oldu mu diye sormuş. Birbirlerine, 1 Mayıs’a katılan işçileri var mı diye soran patronlar ne kadar da örgütlü! Normal bir günde ‘aman ha rakiplerimiz var, en iyi poşetleri üretin, sayıyı arttırın’ diye bizi sıkıştıran patronlar, mesele bize karşı birlik olmaya gelince hemen birleşiyorlar.”
Plastik işçisi bir arkadaş ise UİD-DER’le ilk kez 1 Mayıs’a katıldığını söyledi ve hissettiklerini şöyle anlattı: “Ben örgütlü mücadelenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. İşçi öz-eğitim etkinliklerinde UİD-DER, işçileri bilinçlendiren, işçilerin yaşamını kolaylaştıran şeyleri anlatıyordu. Kortejde gördüm ki bunu istemeyen işçi yok. Daha önce 1 Mayıs’larım çok soluk geçiyordu. Resmen slogan atıp dönüyorduk. Ama şimdi gördüm ki örgütlü mücadele insanı alır, başka bir yere götürür.”
1 Mayıs’a UİD-DER’le katılan işçi arkadaşlarımızın hepsi UİD-DER’deki disiplinimizden, sloganlarımızdan, coşkumuzdan, örgütlü davranışımızdan ve alana giriş-çıkışımızdan çok etkilenmişlerdi. Birlikte tüm coşkumuzla alana girdiğimiz gibi aynı coşkuyla alandan çıkışımız, “böyle yapan başka kimse yoktu değil mi?” sorularıyla karşılandı. UİD-DER kortejini gören herkes disiplinimizden fazlasıyla etkilendi. Bu disiplinli davranış aslında örgütlü yaşamın içinden gelir. Fabrikalarda çalışırken patronların dayattığı her türlü kurala, örgütsüz işçiler boyun eğmek zorunda kalır, en temel insan ihtiyaçlarını bile patronların belirlediği kurallar dâhilinde gerçekleştirirler. Patronların disiplin anlayışı; işçileri birbirinden yalıtan, tek taraflı belirlenmiş ve dayatmacı bir nitelik taşırken, bir işçi örgütününki örgütlü yaşamın içinde geliştiğinden, gönüllü bir disiplindir ve örnek oluşturan bir nitelik kazanır. Örgütlü insan hayata müdahale eder ve onu değiştirir. Şimdi hayatı belirlenen ve örgütsüzleştirilen işçiler olmamak için; UİD-DER çatısı altında örgütlenmeye ve hayatı değiştirmeye!