
Yine aynı yer, yine aynı coşku, yine aynı heyecan ama bu seferki daha faklı. Çünkü o yolu UİD-DER’le yürüdüm. Evet, dostlar bu UİD-DER’le ikinci 1 Mayıs’ımdı. 2010 1 Mayıs’ında gece vardiyasında çıkıp 1 Mayıs’a katılmıştım. Tek başıma katılıyordum. Şişhane’den Taksim’e doğru yürüyen, coşkuyla taleplerini haykıran kortejleri izleyerek kenardan usul usul meydana doğru yürümüştüm. Meydana ulaştığımda şaşkınlığımı gizleyememiştim. 1 Mayıs meydanındaydım! Dikkatli bir şekilde alandaki kalabalığı ve coşkuyu seyrediyor, tepemdeki kızıl güneş dakikalar ilerledikçe beni yakıp kavuruyordu. İçimdeki coşku ve heyecan doruk noktasındayken iki arkadaş çıktı karşıma, ellerindeki İşçi Dayanışması bültenini verip kısaca UİD-DER’i anlattılar. O günden sonra ben de UİD-DER’in bir parçası oldum. O günden sonra arkadaşlar beni derneğe davet ettiler. İyi ki gelmişim UİD-DER’e, çünkü bir şeyler bildiğimi sanıyorken ve 1 Mayıs’a bu bilinçle geldiğimi düşünüyorken, UİD-DER sayesinde bilmediğim çok şey olduğunu öğrendim. UİD-DER bana çok şey öğretti ve öğretmeye de devam ediyor. Çünkü burası işçi okulu, işçileri eğiten, bilinçlendiren, işçi olduğumuzu, insan olduğumuzu hatırlatan, kavga ve mücadele okulu. Evet, işçi arkadaşlarım siz de bu kavga, mücadele, coşku ve heyecanın bir parçası olmak istemez misiniz?