Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > Köşeler > Yaşamın içinden > “Abi Senin UİD-DER’le Bir Bağın Var mı?”

“Abi Senin UİD-DER’le Bir Bağın Var mı?”

Pendik’ten bir işçi

24.05.2012

3 Mayıs sabahı işe gitmek üzere otobüse bindim. İşe gidiş saati olmasına rağmen otobüste ayakta yolcu yoktu. Üstelik oturacak birkaç boş yer bile vardı. İçimden “bu işte bir terslik var” diye düşünerek oturdum. Yanımda Orhan Kemal’in “Evlerden Biri” romanı vardı. Kaldığım sayfayı açtım. Oraya kadar okuduklarımı hatırlamak için hafızamı yokluyordum. Hatırladım. Gözümün önüne kitapta anlatılana çok benzeyen kendi ailem geldi. Düşüncelere dalıp gitmişken bir el dostça omzuma dokundu. Başımı çevirip baktığımda elin sahibi: “Abi senin UİD-DER’le bir bağın var mı?” diye sordu. Daha önce gördüğümü hatırlamadığım gence “diyelim ki var. Peki, senin UİD-DER’le bağın var mı, hangi şubesine gidiyorsun, kimi tanıyorsun?” diye sordum. “Abi ben Aydınlı şubesine gidiyorum. Seni de 12 Eylül mitinginde UİD-DER kortejinde görmüştüm” dedi. “Peki, 1 Mayıs’a geldin mi?” diye sordum. “Geldim abi, geldim. Ama seni görmedim. UİD-DER’le katılan çoktu” dedi.

Genç işçi, bir durak sonra iş görüşmesine gitmek için indi. Ondan önce 1 Mayısı, UİD-DER kortejini, Taksim Meydanı’nı dolduran on binlerce işçiyi, hep bir ağızdan söylenen 1 Mayıs marşını, onca insanla aynı alanda, omuz omuza, kol kola olmanın haklı gururunu konuştuk. Tekrar görüşmek üzere dostça tokalaştık. Birbirimize “kolay gelsin” diyerek ayrıldık.

Otobüsten inip hızlı hızlı iş görüşmesine giden genç işçi ile konuştuklarımız, 1 Mayıs alanına doğru yürüyen görkemli bir gelincik tarlası gibi kıpkızıl UİD-DER korteji, yumruklarımız havada attığımız “UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor” sloganı kafamda dönüp duruyordu. Yanımda oturan adam, “sizin konuşmanızı dinledim. 1 Mayısı anladım ama diğerini anlamadım. O ne ki?” diye sordu. Çantamdan İşçi Dayanışması bültenini çıkartıp gösterdim. “Bak bu İşçi Dayanışması bülteni. UİD-DER’in, yani Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’nin aylık yayını” dedim. İşçi Dayanışması bültenin ön yüzüne dikkatle baktı. Parmağıyla göstererek kapaktaki resimde “Ücretler Yükseltilsin İş Saatleri Kısaltılsın” pankartını okudu. “Valla çok güzel, keşke olsa, kim istemez? Biz günde 12,5 saat çalışıyoruz. Asgari ücret alıyoruz. Bizim işyerinde bir hafta önceden müdür bir kâğıt getirdi. Kâğıtta üstte ‘işçi bayramınız mübarek olsun’ yazıyordu. Alt tarafındaysa büyük harflerle, ‘1 Mayıs Salı günü mesai vardır, hem de yüzde yüz zamlı. O gün işe gelmeyenler hakkında işlem yapılacaktır’ diye yazıyordu” dedi.

Ben de “UİD-DER, ücretlerin yükseltilmesini, iş saatlerinin de kısaltılmasını istiyor ve bunun için mücadele ediyor. Ücretlerin artması da, iş saatlerinin kısalması da işçilerin mücadele edip etmemesine bağlı, işçiler 1 Mayıs’ta alanlara çıkıp taleplerini haykırıyor. Sen de o alanda olacaksın. Hem de öyle tek başına, başıboş değil, UİD-DER gibi bir işçi örgütünün kortejinde katılacaksın” dedim. 1 Mayıs’tan önce yürüttüğümüz kampanyayı anlattım.

Beni ilgiyle dinleyen işçi ineceği durağa geldiğinde, işyerindeki arkadaşlarına konuştuklarımızdan bahsedeceğini söyledi heyecanla. Derneğimizin adresini sordu. Kim bilir? Belki ileride onun da omzuna UİD-DER’le bağı olup olmadığını soracak genç bir işçinin dost eli dokunur.

  • Yaşamın içinden [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/abi_senin_uid_der_le_bir_bagin_var_mi.htm

Links
[1] https://uidder.org/Koseler/yasamin_icinden