Merhaba. Ben Gebze’den bir öğrenciyim. Geleceğin gemi işçisiyim. Duyduğum üzücü bir haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçen akşam, televizyon izlerken bir geminin battığı haberine denk geldim. Haberi dinlediğimde adeta kanım donmuştu, çünkü batan gemi benim staj yaptığım gemiydi! O haberi duyduğumda inanın çok üzüldüm. Çünkü bundan daha üç ay önce o gemideydim. Yakamoz Denizcilik’e ait Erol Şenkaya adlı gemide makine stajyeri olarak işe başlamıştım. Makine dairesine girdiğim anda adeta şoke olmuştum. Çünkü makineler olması gereken standartlarda değillerdi. Normalde karada çalışan jeneratörleri, adamlar gemide çalıştırıyorlardı. Makine zabitine “bu nasıl olur?” dediğim zaman “biz böyle ne denizler aştık, her şey yolunda, sen rahat ol, stajını bitirmene bak” dedi. Yani anlayacağınız bana işi baştan savma öğrettiler. O şartlar altında Türkiye’den İspanya’ya gittik ama gidene kadar da makineler sürekli arıza verdi. Bu yüzden de 20 günlük yolu biz 26 günde gittik. İspanya’dan yükü alıp Türkiye’ye geldiğimiz zaman, stajımın bir kısmı bitmişti ve ben gemiden indim.
Haberde, geminin gece saat 03.00 sıralarında Yunan adaları yakınında battığı söyleniyordu. Batmanın nedeni bilinmiyordu. Ama ben tahmin edebiliyorum geminin neden battığını. Geminin gerekli periyodik bakımları yapılmadığı için paslanan ve hasar gören kaynak yerlerinin aşınmasıyla makine dairesi su almıştır. Patronların almadığı önlemler yüzünden o saatte, gemide uykuda olan 8 arkadaşım suda boğularak yaşamını kaybetti. Onlar benim arkadaşlarımdı ve artık yaşamıyorlar! Bu arkadaşlarımdan biri henüz 28 yaşındaydı ve 1 yaşında bir kızı vardı. Henüz hayattayken, işimiz bitince bazen dertleşirdik, bana kızını ve eşini çok özlediğini söylerdi.
Haberin konusu olan gemide çalışmaya başladığımda yaşadıklarımız, geminin başına geleceklerin habercisi gibiydi. Yaşadıklarımı UİD-DER’li ağabeylerime anlattığımda onlar, bu olaya çok üzüldüler ama fazla şaşırmadılar. Bana “patron her yerde patrondur” dediler ve benim bir daha o firmanın gemilerinde çalışmamı istemediler. UİD-DER’de örgütlü bir işçi olduğum için kendimi şanslı hissettim. Eğer UİD-DER sayesinde bilinçlenmeseydim ben de o gemide alınmayan iş güvenliği önlemleri yüzünden ölmüş olabilirdim. Bu “kaza”, “kader” değil tam bir iş cinayetidir.