
Kapitalist sistem, bir avuç olan egemen sınıfın, sayıları milyarları aşan işçileri sömürüp büyümesidir. “Devlet Baba” patronların sırtını sıvazlar, patronlar palazlanır. İşçilerin ekonomik ve sosyal haklarını budayacak, patronların daha da azgınca sömürmesini kolaylaştıracak yasalar çıkarmak için hükümetler yarış halindedir. İşçi ücretlerine neredeyse hiç zam yapılmazken, patronlar için ballı yatırım ve sömürü teşvikleri, sürekli gündemdedir.
Sanayide “serbest bölgeler” kurarak, işçilerin daha fazla sömürülecekleri alanlar açmak kimin fikri dersiniz? Bu bölgeler patronlar açısından tam bir vergi cenneti. Bazı koşulların yerine getirilmesi durumunda gümrük vergisi yok, teşvikler ise çok. Fabrika arsalarının bedelinin bir kısmı ya da tamamı devlet tarafından karşılanıyor. Yurtdışından ithal edilen makine, teçhizat ve hammaddeler için vergi ödenmiyor. “Serbest Bölge”den yurtdışına ihracat yapmak da kolaydır. Şirketler kazandıkları parayı da vergi ödemeden yurtdışına transfer edebiliyorlar. İş yasaları sözde “serbest bölge”lerde de geçerli, ancak devlet, teşviklerle adeta “yürü ya kulum” dediği “serbest bölge” patronlarını diğer sanayi bölgelerindeki kadar denetlemiyor.
Bu rahatlığı bulan patronlar, işçileri kuralsız bir şekilde çalıştırıyorlar. Bu bölgelerde esnek çalışma, taşeronlaşma daha fazla yaygın. Hatta bu bölgelerde patronlar kendi derneklerinde toplanıp, işçi ücretlerinden mesailere, sigortadan çalışma sürelerine kadar her konuda ortak politikalar belirleyip yürütüyorlar. Yaratılan bu dikensiz gül bahçesinden, dünyanın bütün patronları yararlanabiliyor.
Türkiye’de Çorlu başta olmak üzere pek çok yere “serbest bölgeler” kuruldu, kuruluyor. Böyle giderse kısa zamanda fabrikalar “serbest bölge”lerin içinde olacak. Bu bölgelerde binlerce işçi çalışıyor. Çorlu’da patronlara açılan bu büyük sömürü havzası, dünyadaki pek çok patronun ilgi odağı. Ucuz işgücü için salyaları akanlardan bir tanesi de dünyanın 4. polyester üreticisi olan Hintli bir patron. Çorlu’da yeni kuracağı fabrikaya 150 milyon dolarlık bir yatırım için kollarını sıvamış. Hintli patron da Türkiye Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın teşvikiyle burada, yüzlerce işçiyi gece gündüz sömürecek. Verdiği röportajda işçilere istihdam yolunu açacağını buyuran fabrika sahibi, işçileri hangi koşullarda sömüreceğinden hiç bahsetmemiş. İşçilere açtığı ilk istihdam kapısını çoğumuz hatırlarız. Ağır ve kötü koşullarda çalıştıkları için sendikalaşan, sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin fabrikası olan Polyplex’in sahibi beyefendi! İşçilere çok iş, çok az para politikasıyla büyüyen Polyplex, bu sömürü düzeniyle işçilerin sırtından daha çok fabrika açar.
İşçilerin örgütsüzlüğünden ve bilinçsizliğinden faydalanan patronlar, katmerli sömürü koşullarını dayatıyorlar. “Ancak bu böyle gitmez, sömürü devam etmez!” Serbest bölgelerde esir edilen işçilerin de bir gün sabrı tükenir elbet!