Bizler işten çıkarılmadan önce fabrikada bazı gelişmeler yaşanmıştı. Patron ilk önce bize belirsiz süreli iş sözleşmesini imzalatmak istedi. Bu sözleşme önümüze getirildi ama işçilerin hiç biri imzalamadı. Çünkü sözleşmede patronun işçiyi istediği zaman istediği kadar çalıştırabileceği gibi maddeler vardı. Bir de fabrikada daha önce hiç böyle bir sözleşme imzalatılmamış işçilere. Açıkçası biz de tam ne olduğunu bilmiyorduk ama içerdiği maddeler yüzünden imzalamadık. Ardından muvafakat nameyi (resmi tatillerde işçileri çalıştırmak için izin belgesi) bu defa zorla imzalattılar. Birkaç işçi arkadaşımız imzalamadı. Bizim fabrikada sürekli mesai oluyordu. Resmi tatil veya bayram günleri de dâhil zorla mesaiye getiriyorlardı bizi. Üstelik mesai paralarımızı da hep eksik alıyorduk, o yüzden de kimse mesaiye gelmek istemiyordu. İşte bu sebeplerden dolayı muvafakat nameyi imzalamak istemedik. Ama patron zorladı ve bununla birlikte üzerimizde “Bir kere imzaladınız gelmeniz lazım, yoksa işten atılırsınız” baskısı yaratıldı. Bu imzalardan birkaç gün sonra da benimle birlikte 70 işçiyi işten çıkardılar. Birkaç işçi arkadaşımızı da ücretli izne gönderdiler. İzin sonrası işçi arkadaşların durumu ne olacak henüz belli değil.
Ben ve benim gibi işten çıkarılan arkadaşlar yasal haklarımızı bilmediğimiz için iş fesih belgesini imzaladıktan sonra çekip gittik. Yasal hakkımı bilseydim eğer fabrikayı başlarına yıkardım. Beni o kadar kolay işten çıkaramazlardı. Ama işten çıkarılmak bana bir ders oldu. Elbette vazgeçmiş değilim. Termikel’den de alacaklarımı mutlaka alacağım. Diğer arkadaşlarla da bir araya gelip ne yapabiliriz diye bir bakacağız. Bundan sonra da artık yasal haklarımı öğreneceğim ve benim gibi olan birçok işçi arkadaşıma da anlatacağım. İşten çıkarmaya kalkıştıklarında kuzu kuzu çekip gitmeyeceğim.