Avrupa Futbol Şampiyonası başladı. Futbol turnuvalarını bizler de evlerimizden izliyoruz. Sermayenin elini atmadığı hiçbir yer kalmadığı gibi futbol da yağlı kâr kapılarından biri oldu. Bir televizyon kanalındaki haber dikkatimi çekti. Diyaloglar şöyle:
Futbolcu: Bizler sahada ter akıtan emekçileriz.
Yönetici: Milyon dolarlar alan emekçi nerde görülmüş? Asıl emekçiler bizleriz…
Avrupa genelinde başlayan futbol şampiyonası için harcanan rakamlar astronomik boyutta. Peki, şampiyona için çağıldayan bu değirmenin suyu nereden geliyor? Bu organizasyonun bıraktığı kâr; toplam masrafın sadece 4’te 1’ini karşılamaya yetiyor. Peki, 4’te 3’ü kimin cebinden çıkıyor ve nere gidiyor?
Hepimizin aynı cevabı verdiğine eminim; tabii ki biz işçilerin cebinden. Oynayan futbol takımları, kazanan sermaye oluyor. Emekçiler destekledikleri takımları göklere çıkarıyor, kârları patronlar kapıyor. Unutmayalım, o devasa sahaları yapan da biz işçileriz. Kodamanlar viskilerini zıkkımlarken, bizler birbirimize giriyoruz. Biz işçiler ise, kendi takımlarımızı kuruyor ve dayanışma maçları yapıyoruz. İyi olan kazanıyor!