
“Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” adlı oyunu izledikten sonra gün içinde en az 15-20 kere “bilinç” kelimesini kullanmışımdır. Oyun başlamadan bir saat önce oradaydım. Dışarıya büyük bir sahne ve çadır yapılmıştı. Etrafına da stantlar kurulmuştu. Bir yandan içeriden prova sesleri gelirken, bir yandan da çay servisleri eşliğinde sohbetler yapılıyordu. Bu sırada da oyunu izlemeye gelenlerin sayısı da git gide artıyordu. Böyle canlı bir atmosferde izledim oyunu.
Günümüz sömürüsünü anlatmanın güzel bir yolu. Oyun bu ya; “Eski Mısır’ın kölelik düzenine 2000’li yıllardan biri giderse ne olur?” diye soruyor bize yazar. Ve asıl gücün “biz” olmaktan geçtiğini söylüyor. Keşke oyundaki gibi kolay olabilse de insanlar “ben artık, eski ben değilim” diyebilse.
Köle İbrahim tuhaf konuşuyor ama doğru ve bilinçli konuşuyor. Oyunun vermek istediği mesaj gayet netti ve harekete geçebilmek için ille de kafamıza taş düşmemesi gerektiğini söylüyordu. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz günlere de bir gönderme niteliği taşıyan oyun Mısır’da yaşanan ve bir o kadar da içimizdeki gücü bize gösteren bir oyun. Daha çok seyirciyle buluşmalı.
Oyunda dikkat çeken noktaların en başında kuşkusuz “emek” geliyor. Küçük bir bütçeyle yapılmış bu oyunda tersine büyük bir oyunculuk sizi içine çekiyor. En hoşuma giden de seyircinin de oyuna dâhil edilmesi. Bizler de oyunda birer köleydik. Ama tabi ki oyunla birlikte bizi öyle görenlere karşı sesi çıkan hakkını arayan birer bilinçli kölelerdik.