
Türkiye ekonomisinin dünya sıralamasında en üst düzeylere tırmandığını söyleyen AKP hükümeti, patronların taleplerini yerine getirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Hükümetin kamuda ve havalimanında çalışanların grev ve toplu sözleşme hakkına karşı yürüttüğü saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Bunu yaparken de kendine daima bir bahane üretiyor. Medya aracılığıyla, greve çıkanı vatana ihanetle suçlayacak pozisyona gelmiş durumdalar.
Taşeron çalıştırma o kadar yaygınlaşmış durumda ki insanın aklı hayali şaşıyor. Bir fabrikada ikiden başlayarak beşi, belki daha da fazlayı buluyor bu firmalar. Bu da yetmezmiş gibi bir de işçi simsarları türemiş durumda. Her yerde karşınıza çıkabilir bu kişiler. Mesela ben bir kişiyle İşkur’da karşılaştım. İşte devletin kendi kurumu, sıranızı beklerken biri yanınıza yanaşıp, “iş mi arıyorsun? Ben sana yardımcı olurum” diyebiliyor. Sendikalı olan fabrikalarda bile taşeron firmalar bayağı fazlalaşmış durumda, nerdeyse fabrikada sendikayı düşürecek pozisyona ulaşmışlar. İş kazaları artıyor, işçilerin bir işi yaparken ölmesi, o işyerinde veya çalıştığı ortamda işçinin güvenliğini sağlayacak önlemlerin alınmamasındandır. Patronlar daha fazla kâr edecekler diye işçileri bile bile ölüme yolluyorlar. Ne yazık ki devlet de bu kâra ortakmış gibi gülünç cezalar uyguluyor. İşte ekonomi büyüyor, işçiler iş kazalarına kurban gidiyor. 12-14 saate varan çalışmalar, ayda sadece bir Pazar tatil imkanı, düşük ücrete çalıştırma… Bunlar sadece bir kısmıdır. Patronların ekonomileri gerçekten de büyüyorken biz işçiler her gün yeni bir saldırı paketi ile karşı karşıya kalıyoruz. Bizleri bir çıkmaza sürükleyenlere dur dememiz gerek. Bizler UİD-DER’li işçiler olarak çalıştığımız fabrikalarda, oturduğumuz mahallelerde, fabrika önlerinde ulaşabildiğimiz herkese ulaşmaya çalışıyoruz ve tüm işçileri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.