
Havacılık işkoluna ve havayolu işçilerine getirilen grev yasağı şimdi de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) işçilerine getirilmek isteniyor. TBMM’ye sunulan yeni Sermaye Piyasası Kanunu Taslağı’na göre 450 borsa işçisinin grev hakları ve hizmet ikramiyeleri ellerinden alınacak. Patronlar ve onların hükümeti, bizlerin en temel haklarını, sarı öküz hikâyesinde olduğu gibi birer birer elimizden alıyor. Nasıl mı? Anlatalım.
Otlakların birinde öküz sürüsü yaşarmış. Aslanlar hep bu otlaktaki öküzleri yemek için saldırırlarmış. Fakat saldırı anında, öküzler birbirlerini korumak için bir araya gelir, aslanlar da onları kolay kolay yiyemezmiş. Bir gün aslanlar taktik değiştirmişler. Topal aslan, yanında iki aslanla beraber, elinde beyaz bayrakla, öküz sürüsüne yanaşmış. Ve tatlı dille “bu güne kadar hep kötü davrandık, zarar verdik size ama bizim hiç suçumuz yok, bütün suç hep o sarı öküzde. Onun rengi sizinkilerden farklı. Aklımızı başımızdan alıyor, biz de barışseverliği unutup, saldırganlaşıyoruz. Verin O’nu bize, siz de kurtulun biz de” demiş. Boz öküz ve heyeti konuşmuşlar, tartışmışlar sonunda sarı öküzü aslanlara vermişler. Bir tek benekli öküz karşı çıkmış arkadaşının verilmesine ama kimse onu dinlememiş. Aradan bir zaman sonra aslanlar tekrar aynı taktikle bu kez Uzunkuyruğu da almışlar. Benekli öküz bu karara yine karşı çıkmış. Öküz sürüsü birer birer aslanların pençesinde can verirken geride boz öküzle birkaç öküz kalmış. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar da güçlüydük” diye sormuş. Boz öküz, benekli öküzün sözlerini hatırlayarak, gözü yaşlı bir şekilde “Biz bu savaşı sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik” demiş.
Patronlar hikâyede olduğu gibi saldırılarını sinsice yapıyor. Birer birer haklarımızı elimizden alarak bizleri güçsüzleştirmeye çalışıyorlar. Oysa biz birlik olduğumuzda güçlü oluruz. Örgütlü olduğumuzda taleplerimizi patronlara kabul ettiririz. Örneğin grev yasağıyla karşı karşıya olan borsa işçileri, bundan yıllar önce ancak grev silahını kullanarak maaşlarına zam almışlardı.
2001-2005 yılları arasında maaşlarına hiç zam alamayan borsa işçileri Tez-Koop-İş Sendikasına üye oldular. Sendika ile İMKB yönetimi arasında uzun süren zam pazarlıklarının ve görüşmelerin tıkanması üzerine sendika grev kararı almıştı. Bu kararın ardından, İMKB yönetimi çalışanların taleplerini kabul etmek ve işçilere %100’ün üzerinde zam vermek zorunda kalmıştı. Şimdi ise İMKB yönetiminin imdadına koşan AKP hükümeti, işçilerin grev hakkına yasak koymaya çalışıyor.
Patronlar, örgütlü bir şekilde işçi sınıfına saldırıyorlar. Hükümet de bir gecede yasa çıkartarak patronlara çalışıyor. Oysaki grev en temel hakkımızdır. Grev patronlara karşı söz hakkımızın olması demektir. Bu hak elimizden alındığında iş güvencemiz patronun iki dudağı arasında olacak. Bu yasağı durduramadığımız sürece tıpkı sarı öküz hikâyesinde olduğu gibi, dönüp arkamıza baktığımızda hiçbir hakkımızın kalmadığını göreceğiz. Sendikalı sendikasız tüm işçilerin kardeşleşmesi, bir araya gelmesi gerekiyor. Öncelikle sendikalara büyük görevler düşüyor. Sendikalar işçileri örgütlemeli ve grev hakkının gaspına karşı onları harekete geçirmelidir. 15-16 Haziran 1970’te DİSK’in önünün kesilmesine ve fiilen kapatılmasına karşı nasıl bir mücadele verilmişse, bugün de grev hakkı için birlikte, dayanışma içinde patronların saldırısına karşı mücadele verilmelidir.