
Libya’dan İtalya’ya doğru bir şişme botla hareket eden 55 göçmenden 54’ü susuzluk, açlık ve kavurucu güneş nedeniyle yaşamını yitirdi. Bottan canlı çıkan tek kişinin verdiği bilgilere göre, hedefi İtalya olan acı dolu yolculuk sırasında göçmenlerin yanında içme suyu olmadığı, bottakilerin tuzlu deniz suyunu içtikleri, aşırı sıcak ve zorlu yolculuk koşullarına daha fazla dayanamayarak tek tek öldükleri belirtildi. Haziran ayının sonlarında, Trablus kıyılarından yola çıkan, çoğu Eritreli ve Somalili olan göçmenler, bu zorlu yolculuğa tek bir sebeple çıktı: Çalışıp ailelerinin karnını doyurabilmek!
Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği, yaşananları “büyük bir trajedi” olarak duyurdu. Ancak bu konuda Birleşmiş Milletlerin samimi olmadığı, göçmen ölümlerinin önüne geçmediği açıktır. Bu yıl içinde sadece Libya’dan İtalya’ya geçmek için Akdeniz’e açılan göçmenlerden 170’i karanlık sularda boğularak öldü. Üstelik bunlar sadece resmi rakamlar, gerçek sayının bunun çok daha üzerinde olduğu ifade ediliyor. Daha geçtiğimiz Mayıs ayında, yine Libya kıyılarından 4 botla İtalya’ya ulaşmaya çalışan, çoğu kadınlardan ve çocuklardan oluşan 365 göçmen kaybolmuştu. Karanlık sularda kaybolan göçmenlerden 100’ünün cesedi Tripoli’nin kıyılarına vurduğunda bulunmuştu. Geri kalanlarsa hâlâ kayıp!
Burjuva basın yayın organları, ölümlerin sorumluluğunu göçmenlerin üstüne yıkmaya çalışıyor. Oysa hiçbir insan bu denli zorlu koşulları durduk yere göze almaz. Göçmenlerin ölümünden asıl sorumlu olan, dünyayı işçi ve yoksullar için yaşanılamaz bir hale getiren, cehenneme dönüştüren sömürücü kapitalist sistemdir.