
Patron ve onların sözcüsü olan hükümet, biz işçileri düşünmez. Neredeyse hepimiz bunun farkındayız. Açlık sınırının bile kat be kat altında olan bir ücrete, 701,14 liraya mahkûm bırakılıyoruz. Asgari ücret aslında bu rakamın bile altında ve tam tamına 634 lira 64 kuruş.
Eskiden alışveriş yaptığımızda ya da oradan buradan, elimize üç kuruş para geçsin diye fiş toplardık. Artık fiş toplamıyoruz, bunun yerine, sözde bu para maaşımıza Asgari Geçim İndirimi (AGİ) adı altında ekleniyor. Belirli oranlarda AGİ parası her ay maaşımızla birlikte ödenmek zorunda. Bu nedenle bu para, uyanık patronlar tarafından asgari ücrete dâhil sayılıyor. Peki, bu oranlar nasıl belirleniyor? İşçinin bekâr ya da evli olması, eşinin çalışıyor ya da çalışmıyor olması ve sahip olduğu çocuk sayısına göre değişiyor. Bu oranlar aşağıdaki tabloda gösteriliyor.
2012 Yılı Asgari geçim indirimi tutarları:
Medeni Hali | Aylık | Medeni Hali | Aylık |
Bekâr | 66,49 |
|
|
Evli eşi çalışmayan ve çocuksuz | 79,79 | Evli eşi çalışan ve çocuksuz | 66,49 |
Evli eşi çalışmayan ve 1 çocuklu | 89,76 | Evli eşi çalışan ve 1 çocuklu | 76,46 |
Evli eşi çalışmayan ve 2 çocuklu | 99,73 | Evli eşi çalışan ve 2 çocuklu | 86,43 |
Evli eşi çalışmayan ve 3 çocuklu | 106,38 | Evli eşi çalışan ve 3 çocuklu | 93,08 |
Evli eşi çalışmayan ve 4 çocuklu | 113,03 | Evli eşi çalışan ve 4 çocuklu | 99,73 |
Evli eşi çalışmayan ve 5 çocuklu üst sınır | 113,03 | Evli eşi çalışan ve 5 çocuklu | 106,38 |
“Asgari ücret” 1 Temmuz 2012 itibariyle 739,80 lira oldu. Böyle söylemek doğru mu? Tabii ki hayır, çünkü asgari ücret aslında 673,30 lira. AGİ’yi de içine katarak asgari ücreti daha yüksek göstermeye çalışıyorlar. Biz işçilerle resmen dalga geçiyorlar. Ne yazık ki işçilerin pek çoğu bu gerçeğin farkında değil.
Patronlar, sefalet ücreti verdikleri yetmiyormuş gibi bir de AGİ’nin üstüne yatıyorlar. Birçok işyerinde işçilerin AGİ paralarını vermiyorlar. Çünkü çoğu işçi arkadaşımız bundan habersiz. İşverenler yüz lirayı bile geçmeyen AGİ paralarını bize vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sendikaların açıkladığı dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üç bin liranın üzerinde. Durum böyleyken bizler neden açlık sınırının bile altında bir ücrete mahkûm bırakılıyoruz?
Biz işçilerin örgütsüzlüğünden ve bilinçsizliğinden güç alan patronlar, sırtımıza basa basa yükseliyorlar. Bizler aç kaldıkça ekonomi büyüyor. Biz işçilerin hayatında büyüyense açlık, yoksulluk, sefalet ve iş kazalarındaki kayıplarımız oluyor. Tabii ki bu devran hep böyle gitmeyecek. Gidemez de! Düşük ücretlere, uzayan iş saatlerine ve iş cinayetlerine karşı tek çare mücadele etmektir.