
“Herkesin Rüyası Kendi Bütçesine Göre!” Bu cümle bir düğün salonunun reklamında geçiyor. Yeni evlenen çiftlerin kendi düğünlerini tasarlamasından tutun da, yenecek yemeklere kadar her şeyi düğün sahipleri kendileri ayarlıyor. Spikerin söyledikleri aynen şöyle: “Rüyalarınızdaki düğünü yapmak sizin kendi elinizde, ama herkesin rüyası kendi bütçesine göre.” Yani nerede ve nasıl isterseniz düğününüzü öyle yapabilirsiniz. Ama bütçeniz yeterse tabi!
Aslında o düğün salonunda düğün yapacak olanlar patronlar, biz değil. Biz işçiler aldığımız parayla nasıl rüya gibi bir düğün yapacağız bir düşünsenize. Asgari ücret karnımızı doyurmamıza yetmiyor. İşçiler düğün yapmak için geceli gündüzlü çalışıyor. Bu da yetmiyor, fazla mesailere kalıyor. Bu da yetmiyor, oradan, buradan borç alıyor veya bankadan kredi çekiyor. Rüya gibi bir düğün nasıl yapalım? Ama patronlarımız o düğün salonunda bizim sırtımızdan kazandıkları paralar ile çok lüks düğünler yapabilecekler. Kafalarını yastığa koyup düşünecekler: “Acaba düğünümü yalıda mı? Teknede mi? Yahut adada mı yapsam? Davetlilere ne ikram etsem?” Bizim gibi nasıl az maliyetle kurtulurumu düşünmeyecek. Nasıl olsa onlar da para çok. Biz işçilerin sırtından kazandıkları milyonlar varken, onlara düğün yapmaları için rüya seçenekleri de çok. Peki ya biz, biz işçiler ne yapacağız, ne yapmamız gerekir?
Biz de başımızı yastığa koyduğumuzda bir düşünelim; geceli gündüzlü çalışan biz işçileriz. Bu dünyayı yaratan biz işçileriz. Gördüğümüz, dokunduğumuz her şeyi biz işçiler üretiyor, yaratıyoruz. Hatta patronların rüyalarını süsleyen düğünlerde de biz işçiler çalışıyoruz. Kimimiz garson olarak çalışıyor. Kimimiz müzisyen olarak çalıp, söylüyor o düğünlerde. Peki, ama neden? Her zorluğunu biz çekiyoruz bu dünyanın. Her şeyi biz üretiyoruz. İş kazalarında canından olan biziz. Ama hiçbir güzelliğini de biz yaşayamıyoruz bu güzelim dünyanın. Düşünüyorum da bu haksızlık değil mi? Çalışan biziz, patronlar değil. Biz çalışıyoruz ama kendimiz için değil, patronlarımız için çalışıyoruz. Onların milyonlarına milyon katıyoruz. Aybaşı geldiğinde asgari ücret veya biraz şanslı isek birazcık yükseğini alıyoruz. Bir de bize 701 liralık rüya gibi bir düğünden bahsediyorlar. Bu mümkün mü? Biz işçiler ne zaman ki, kendimiz için çalışmaya başlarız o zaman bizim de rüya seçeneğimiz çoğalır. Bu da kapitalizm yıkılmadan olmaz.