
18 Temmuzda Hindistan Maruti Suzuki fabrikasında, fabrika yöneticisi bir işçiye hakaret etti. Hiçbir sorgulama yapılmaksızın işçinin cezalandırılmasına öfkelenen işçiler, bir araya gelerek sendikanın duruma müdahale etmesini istediler. Bunun üzerine patronun cevabı, fabrikaya grev kırıcılarını getirerek sendikalı işçileri korkutmaya ve baskı altına almaya çalışmak oldu. Fabrikada yöneticiler, grev kırıcıları, çete üyeleri ve işçiler arasında çatışmalar yaşandı. Fabrikaya gelen polisler de işçilerden yana değil, patrondan yana tavır aldı. İşçileri tehdit ederek dövmeye çalışan firma yetkililerine karşı işçiler tepki gösterdiler. Çıkan çatışmanın sonucunda birçok işçi yaralandı. Fabrika yönetiminin çetesi fabrikayı ateşe vermesinin ardından Suzuki buradaki iki fabrikayı kapattı.
Olayların ardından bir yönetici toplantı salonunda ölü bulundu. Hükümet ve polis, işçilere saldıran ve fabrikayı ateşe veren çete üyelerini soruşturmak için hiçbir şey yapmazken, cinayet için fabrikanın 3 bin işçisini suçladı ve 91 işçiyi tutukladı.
Otomotiv fabrikasında uzun bir dönemdir gerginlik yaşanıyordu. Enflasyon oranlarının artmasıyla ücretler düştü. Sosyal hakların tırpanlanması, kadrolu işçilerin işten çıkartılarak yerine taşeron işçi alımının yapılması uzun bir süredir öfkeyi yükseltmişti. Fabrikadaki çalışma koşulları tam bir felaketti. 38 saniyede bir araba üretiliyordu. Bir arabanın 1 saniye bile geç üretilmesi durumunda, işçilerin ücretleri kesiliyor ve cezalandırılıyorlar. İkinci 1 saniyelik gecikmede işçilerin tam bir günlük ücreti kesiliyor. 2011’de Maruti Suzuki çok büyük kârlar elde etti. Kâr patlamasına, üst yöneticilerin aldığı yüksek maaş ve primlerin ikiye katlanmasına karşın, Hindistan’da otomotiv işçileri son 10 yılda reel ücretlerinde %25 azalma yaşadılar.