Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşyerlerinden > Güven Örgütlülüğü Yaratır

Güven Örgütlülüğü Yaratır

Aydınlı’dan UİD-DER’li bir işçi

12.08.2012

Sabahın erken saatinden akşama kadar ya da vardiyadaysak akşamdan sabaha kadar fabrikalardayız. Günümüzün yarısından fazlasını çalışarak geçiriyoruz. Günün sonunda bir işçi arkadaşım “nihayet bugün de geçti” dedi ve ekledi “ömrümüzden bir gün daha geçti”. Evet, ömrümüzden nice günler hep fabrikalarda geçiyor. Peki, nasıl geçiyor bu günlerimiz? Durup dinlenmeden her gün saatlerce çalışıyoruz. Sürekli işler acil oluyor ve hep yetiştirmemiz gerekiyor. İşçi arkadaşlarımızın bazıları akıl sağlığını korumak için tepkilerini dalga geçerek gösteriyorlar. “Sanki 112 acil servis, motor mu takalım?” Önümüze günlük sayılar ve kotalar dikiliyor. Günde şu sayıda iş çıkarmanız gerekiyor diyorlar. Günün sonunda da belirlenen kotanın altında iş çıkaran işçiler beceriksiz, tembel işçi diye yaftalanıyor. Yüksek sayıda iş çıkaran işçiler ise pohpohlanıp gaza getiriliyorlar. Böylece işyerlerinde işçi arkadaşlarımız arasında bir rekabet başlıyor. Bugün en yüksek sayıyı ben çıkarmalıyım diye yola çıkıldığında da dayanışma ve birlikteliğin yerine, rekabet ve bencillik alıp başını gidiyor. Ve işyerinde insanlar birbirine güvenmemeye başlıyor.

Haklarımız elimizden alınıyor, aldığımız üç kuruşluk maaşlarımız hiçbir şeye yetmiyor. İşyerlerimizde tepemizden baskı eksik olmuyor. Bizden hep daha hızlı iş çıkarmamız bekleniyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de alınmayan iş güvenliği önlemleri yüzünden iş kazaları ve iş cinayetlerinde patronlarımıza daha fazla kâr ettirmenin bedelini canımızla ödüyoruz. Tüm bunlar karşısında biz işçilerin isyan etmemesi mümkün değil. Ama fabrikalarda tüm bu yaşananlara içimiz el vermese de sessiz kalıyoruz. Neden mi, çünkü birbirimize güvenmiyoruz. Patronlar işçiler birbirine güvenip birlikte hareket etmesinler diye elinden geleni yapıyorlar. İşçileri yeri geliyor memleketine göre, yeri geliyor Kürt-Türk diye, yeri geliyor Alevi-Sünni diye ayırıp birbirilerine güvenmemelerini sağlıyorlar. Patronlar fabrika içine bazen kendi akrabalarını yerleştirip içerde kim ne yapıyor, hangi işçi ne konuşuyor diye işçileri izliyorlar. İşçiler de patronların bu tuzakları yüzünden birbirilerine güvenmiyor ve bir güvensizlik havası fabrikalarımızda hâkim oluyor. Bu da patronların ekmeğine yağ sürüyor, çünkü biz birbirimize güvenmeyip birleşmedikçe onların sömürü düzenleri tıkır tıkır işliyor.

Biz işçiler bütün gün ailemizden daha çok fabrikada birbirimizi görüyoruz. Birlikte sömürülüp, birlikte aç kalıyoruz, birlikte haksızlıklara uğruyoruz. Bunu değiştirmenin tek bir yolu var. Önce kendimize güvenmeliyiz. Kendine güvenmeyen, gerçeği görmek istemeyen işçi hep kusuru başkasında arar. Kendimize güvendikten sonra da diğer işçi arkadaşlarımıza güvenmeliyiz. Elbette bir işyerine patron kendi adamlarını yerleştirmişse körü körüne onlara güvenmeyiz. Ama bunu bahane ederek de “kimseye güven olmaz, buradan bir şey çıkmaz” dememeliyiz. Çünkü diğer işyerindeki binlerce işçi arkadaşımızın da her gün bizim gibi canı yanıyor ve onlarla aynı kaderi paylaşıyoruz. Birbirlerine güvenen işçiler haksızlıklar karşısında örgütlenip omuz omuza dururlar. Patronlara haklarını kaptırmadıkları gibi kötü çalışma koşullarını da değiştirirler. Birbirine güvenen, örgütlü olan işçilerin karşısında, patronların hiçbir oyunu kâr etmez. İşçi sınıfı geçmişte bunun nice örneğini yaşadı. Bugün de birlik olup birbirimize güvenirsek değiştiremeyeceğimiz hiçbir şey olmaz. Yeter ki elimizi taşın altına koyup, üstümüze düşeni yapalım.

  • İşyerlerinden [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/guven_orgutlulugu_yaratir.htm

Links
[1] https://uidder.org/taxonomy/term/256