Yoğun çalışma temposu biz işçileri hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yoruyor. Güneş girmeyen, havasız fabrikalarda 10-12 saat çalıştırılıyoruz. Pek çoğumuzun hafta sonu tatili bile yok.
İşyerinde kullandığımız makineler bile sürekli çalıştığında arıza yapıyorlar. Makineleri bile bazen durdurup dinlendirmemiz gerekiyor. Bizler makine değiliz. Dinlenmeye, tatil yapmaya gerçekten en çok bizlerin hakkı var. İşçi Dayanışması bülteninin geçen ayki sayısında tatil meselesiyle ilgili çok güzel bir yazı çıkmıştı. “Tatil Yapmak İşçilerin İhtiyacı Değil mi?” başlıklı yazıda bizden önceki mücadeleci işçilerin kazanımlarından bahsediliyordu. Meselâ “işyerinde bir yılını dolduran her işçinin senelik izni 14 günden az olamaz” diyor yasada. Ancak örgütsüz ve sendikasız olan birçok fabrikada işçilerin bu yasal hakları tanınmıyor.
Ben daha önce Gezer Deri fabrikasında çalışıyordum. Bu fabrikada işçiler senelik izinlerini kullanabiliyorlardı fakat izinlerimizden kesintiler yapılıyordu. Biz, Gezer’de 12 saat çalıştığımız için Cumartesi ve Pazar günleri çalışma olduğu zaman fazla mesai ücreti alınırdı. Ama yıllık izinlerimizi kullandığımızda Cumartesi günleri de yıllık izinlerimizden kesilir, ücreti ödenmezdi. Patron, bu yasadışı uygulamayla sayesinde binlerce işçinin senelik izinlerinden tırtıklıyordu. Meselâ babamın çalıştığı taşeron temizlik şirketinde de senelik izinler kullandırılmıyor, karşılığı ücret olarak işçilere ödeniyor. İşçilerin tatil yapmak gibi bir durumları söz konusu bile değil. Bunun gibi birçok örnekle karşılaşıyoruz. Patronlar örgütsüzlüğümüzden faydalanıp diledikleri gibi at oynatıyorlar.
Yazıda da bahsedildiği gibi; patronlar yılın her anı, dilediklerince tatil yaparlarken biz işçiler ise o kadar çok çalışmamıza rağmen tatil yapamıyoruz. Yasalardaki izin hakkımızı bile birçok işyerinde kullanamıyoruz. Fabrikalarda tatil yapmaksızın uzun saatler boyunca çalışan işçilerin sağlığı bozuluyor. Bu nedenle sağlığımız için mücadele etmemiz gerekiyor!