İşçi-emekçilerden aldığı oylarla iktidara gelen AKP, yine işçi-emekçilerin başına bela oldu. Hırsızlığın, arsızlığın bu kadarı da görülmedi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl bütçe hedeflerinin tutturulamamasına, kamu emekçilerine yapılan üç kuruşluk zammı sebep gösterdi. Hangi zam? Memur maaşlarına 15 Haziran itibariyle yüzde 4 gibi komik bir zam yapılmıştı. Hükümet, Hazirandan itibaren altı aylık brüt ücretlerinin toplamı 10 bin lirayı geçen yaklaşık 1 milyon 900 bin kamu emekçisinin maaşlarından kesinti yapmaya başladı. Buna göre, yüzde 15’lik gelir vergisi oranını yüzde 20’ye çıkarttı. Yüzde 4 zam yaptı, yüzde 5 vergi aldı. Hükümet zam isteyeni adeta cezalandırıyor! Gözle görülür bir zam yapmayan hükümet, yaptığından fazlasını geri almasını çok iyi biliyor.
Bütçe açığının ortaya çıkmasına bakın başka neler sebep olmuş? Ulaştırma yatırımları, özelleştirme gelirlerinin azlığı, BOTAŞ’ın maliyeti altında doğal gaz satması, bazı bakanların kaynağını bulmadan harcamaları genişletmeleri gibi etkenler bütçede açık oluşturuyormuş. Nasıl oluyor anlamadık! 5 senede bir ulaşım hattı açılıyor fakat senede 2 kere ulaşım zammı yapılıyor. Ulaşıma geçtiğimiz hafta yapılan zam, evlat acısı gibi oturdu içimize. Peki, doğalgazı dağıtan şirketin maliyetin altında gaz satmış olduğuna kim inanır? Daha geçtiğimiz Nisanda yüzde 18,72 oranında “ham petrol ve petrol ürün fiyatları ile döviz kurundaki yükselmelere bağlı olarak doğalgaz maliyetlerinde meydana gelen artışlar nedeniyle satış fiyatlarında bir düzenleme yapılması zarureti doğduğu” bahanesiyle zam yapılmadı mı? Enerji Bakanı Taner Yıldız, zam yapmaktan hoşlanmadığını ve bir siyasetçi olarak zam haberini vermeyi sevmediğini, ama uzun süredir dövizde yaşanan dalgalanmalar ve ham petrol fiyatlarındaki artışlar sebebiyle mecbur kaldıklarını söyleyerek ilan etmişti acı haberi. Zamlara mı yansak, bakanın üzülmesine mi, bilemedik! Yine Nisandan itibaren geçerli olmak üzere 9.26 liralık kazık girdi evlerimize!
Bir de özelleştirmeler meselesi var: Sağlıkta, denizyolu ulaşımında, gıdada, haberleşmede özelleştirmeler başladı, sürüyor. Son olarak da devlet okullarında özelleştirmeye niyet eden AKP, 4+4+4 kapsamında ilk özelleştirme adımlarını attı bile. Devlet okullarının ve öğretmenlerin yetersizliğiyle propagandaya başlayan Başbakan Erdoğan, özel okul patronlarına yeni imkânlar doğacağını müjdeliyor.
Daha bitmedi! Bunların arsızlıkları bitmez. Kamu emekçilerine yapılacak zamların görüşülmeye başlanmasından itibaren, memurların durumlarının iyi olduğunu iddia etmeye başlayan Maliye Bakanı Şimşek, açık açık sopayı gösterdi. Zamların bütçeye ek yük getirmesi durumunda vergileri artırabileceklerini söyleyen Bakan, zaten hesabını kitabını yapmış. Emekçilerin ücretinin ek yük getireceğini hemencecik kavrayan Bakan, artan vergilerin sebebinin kamu görevlileri olduğunu söyleyebilecek kadar arsızlaştı. Biz bu tarza alıştık maalesef. TEKEL’i özelleştirirlerken, o işçilerin yan gelip yatarak para kazandığını söylemişlerdi. Havacılıkta grev yasağına ve işten atılmalara karşı direnen THY işçileri için “onlara rahat batıyor” demişlerdi. Emekçi kesimleri birbirlerine karşı kışkırtmaya, bu kesimlerin birliğini engellemeye çalışan hükümet, şimdi de “bütçede 75 milyonun hakkı var, sadece memurların değil” gibi sözlerle memurları hedef gösteriyor.
Evet, bütçede 75 milyonun hakkı var! Peki, bu haktan işçi ve emekçiler ne zaman nasiplenecek? İnşaat şirketlerinden sanayi patronlarına, özel okul sahiplerinden TÜSİAD’ına, MÜSİAD’ına, envai çeşit kodamanın teşviklerle yüzünü güldüren hükümet, ne zaman işçilerin yüzüne bakacak! Sen kalk “739 lirayla geçineceksin” de; asgari ücretten kibrite kadar her şeyden vergi al; sağlığı, eğitimi, her şeyi paralı yap; zam üstüne zam yap, sonra 75 milyonun hakkından söz et! Bu kadar aç gözlü olunmaz. Milyonlarca emekçinin belini büken, vurup yere yıkan bu hükümet, bir de çıkıp üstümüzde tepiniyor.
İşçi ve emekçilere bunları reva gören devletin bakanı Şimşek, aylık 11 bin lira kazanan milletvekillerinin ve 7 bin lira kazanan müsteşarların maaşlarının enflasyon karşısında eridiğini üzülerek açıklıyor. Bu utanmazlar işçilerin değil, sadece patronların hizmetkârıdır. Biz işçi ve emekçilere düşen; onların yalanlarına inanmamak, tuzaklarına düşmemek için örgütlü mücadeleye dört elle sarılmaktır!