
Merhaba işçi kardeşler, sizlere işyerimde yaşadığım bir sorundan bahsetmek istiyorum. Koca işyerinin içini gezdiğinizde onlarca “Önce İş Güvenliği” levhası bulursunuz, ama iş güvenliğiyle ilgili herhangi bir önlem alındığını göremezsiniz.
Bazen yüzlerce kilo ağırlığın altına giriyoruz ve bu ağırlıkların düşme ihtimali yüksek. Bırakın önlem almayı, bir bez parçası olan eldiveni bile bize çok görüyorlar. Çünkü iş güvenliği önlemlerini patronlar yük olarak görüyor. Böylece işçilerin hayatı hiçe sayılıyor. Biz bu işyerinde laminant ve kompakt üretiyoruz. Yapım aşamasında üzerinde parmak izi kalmasın diye patron bu işi yapan arkadaşlara eldiven veriyor, ancak aynı eldiveni elimizin, keskin, sert kâğıt ve dekorlardan korunması için vermiyor. Eldiven olmadığında sık sık elimiz kesiliyor.
İşin ilginç tarafı burada çalışan bazı işçi arkadaşlar da patronun bu fikirlerini savunuyorlar. Ben burada herkese eldiven verilmesi gerektiğini söylediğimde, bir işçinin bana yanıtı şu oluyor: “Hayır o eldivenleri sen hak etmiyorsun, çünkü biz burada dekor kirlenmesin diye eldiven kullanıyoruz, senin yaptığın işte öyle bir sorun olmuyor. Bu nedenle o eldivenleri ancak biz kullanırız.” İtiraz ettim: “Ama usta bak, sen de görüyorsun ki bu dekor kâğıtları elimizi kesiyor. Biz neden kullanmayalım ki? O zaman şu duvardaki iş güvenliği yazıları boşuna mı asılmış oluyor?” Ben böyle deyince o işçi yine patronun fikirlerini hatırlatarak: “Yasak kardeşim, senin çalıştığın bölüme patron eldiven vermeyi yasakladı işte. İllâ da eldiven kullanacaksan elimizdekiler kirlendiğinde sana veririz onları kullanırsın.”
Ben de durumu anlaşılır bir şekilde, bu işçinin gözü önünde müdür yardımcısına anlattım. Müdür yardımcısı bir seferlik de olsa bana eldivenleri vermeyi kabul etti. Ancak beni daha da şaşırtacak bir olay yaşandı. Bana eldiven verilmesine karşı olan işçi, müdür yardımcısıyla tartışmaya başladı. Sonra kendi kendine sinirlenmeye başladı. Anlaşılan bu bilinçsiz işçi başkalarına da eldiven verildiğinde kendi ayrıcalığını kaybettiğini düşünüyordu. Patrona milyonlar kazandıran işçi, patronun kendisine fabrikasının bahçesindeki tavuklar kadar değer vermediğini bir türlü anlamıyordu. O kendi ayrıcalığını ancak kendisine verilen bir bez parçası üzerinden değerlendiriyordu. İşte arkadaşlar, patronlar bizim bilinçsiz ve örgütsüz halimizden yararlanıp bizim her türlü hakkımızı elimizden böyle alabiliyorlar. Yapmamız gereken kendi sınıfımızın penceresinden bakabilmek, kendi işyerlerimizde ve UİD-DER gibi işçi okullarında eğitilerek örgütlenmektir.