
4857 Sayılı Kanunun 4. Maddesi pek çok işçi gibi havacılık işçilerini de kanun kapsamı dışına atıyor. Havacılık işçileri “hizmet akdi” ile Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olarak çalışıyorlar. Ancak sendikalı iseler ve bir toplu iş sözleşmesinden yararlanıyorlarsa, bu sözleşmeye göre 4857 Sayılı Kanunun hükümlerine tabi tutulabiliyorlar. THY ile Hava-İş Sendikası arasında en son imzalanan toplu iş sözleşmesinin 74. Maddesinde “Bildirimli fesihlerde, uçucu personel dâhil sendika üyesi tüm personele iş güvencesi hükümleri ile birlikte 4857 sayılı yasa hükümleri uygulanır” deniyor. AKP hükümeti bir gecede havacılık işkolunda grevi yasakladığında THY ile işçilerin bağlı olduğu Hava-İş Sendikası arasında tam 13 aydır toplu iş sözleşmesi görüşmeleri devam ediyordu. THY, işçilerin taleplerini kabule yanaşmadığı için o dönemde imzalanması gereken toplu iş sözleşmesi imzalanıp yürürlüğe girmemişti. Bu nedenle Bakırköy 3. İş Mahkemesi, işçilerin işten çıkarıldıkları tarihte bir toplu iş sözleşmesine göre çalışmadıkları gerekçesiyle davaya Asli Hukuk Mahkemesinin bakması gerektiğine karar verdi. Hava-İş ve THY işçileri ise karara tepki gösterdiler. Yeni toplu sözleşme imzalanana kadar eskisinin geçerli olduğunu ve THY işçilerinin işten atıldıklarında sözleşme gereği iş kanunu hükümlerine bağlı olarak iş mahkemesinde işe iade davası açabileceklerini vurguladılar.
Mahkemenin kararına gerekçe olan İş Kanununun 4. Maddesi ev işlerinden, limanlarda yükleme boşaltma işlerine kadar pek çok işi yapan işçileri kanunun kapsamı dışına atıyor. Bu dava, patronların hukukunun işçilerin mücadelesini nasıl da engellediğini bir kez daha gözler önüne serdi.