
Kış geldi, zamlar da geldi. Havalar soğumaya başladı, cebimiz de yanmaya. Elimizi cebimize sokamıyoruz. Çünkü elektrikten doğalgaza, toplu taşımadan benzine kadar her şeye zam geldi. Ama maaşlarımıza her ne hikmetse bir türlü zam gelmiyor. İsterseniz şöyle bir karşılaştırma yapalım. Son dönemde nelere ne kadar zam gelmiş bakalım.
Nisan ayında doğalgaza %19 oranında zam yapılmış, bu da yetmemişti. Ekim ayında %10 zam daha yapıldı. Elektriğe de Nisanda %9,6 zam yapılırken bir de doğalgaza yapılan zamla birlikte %10 oranında zam daha eklendi.
Asgari ücret ise 2010 yılında 576 iken, 2012 Aralık ayında 735 lira olabildi ancak! Bize layık gördükleri rakamlar bunlar.
İşçilerin alımgücü düşüyor. Ekmek almak bile günden güne zorlaşıyor. Devlet ve patronlar sözde bütçe açıklarının bizim sırtımıza yıkıyorlar. Şimdilerde savaş var gündemde. Bunun masrafını da şimdiden bizden çıkartmaya başladılar. Her şeyin bedelini biz ödüyoruz. Patronların açığı kalmasın diye! Oysaki bu bütçe açığı, kriz, savaş hiçbirisi bizim değil. Canımızı dişimize takarak çalışırken bu açıkları yaratanlar onlardır.
Biz geçinmek için ne yapıyoruz? Fazla mesailere kalmak zorunda kalıyoruz. Ek iş arıyor ve açlık sınırında olan maaşlarımızla yetinmeye çalışıyoruz. Ama bizim dışımızdaki ülkelerde işçiler mücadele ediyorlar. Endonezya’da 3 milyon işçi sokağa çıkıyor. Güney Afrika’da madenciler her şeye rağmen mücadele ediyorlar. Biz de işçiyiz. Dünyadaki işçi kardeşlerimizin mücadelesini örnek almalıyız.