
Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, işçi statüsünde yönetici ve kapıcı çalıştıran apartman, bakkal, kasap, manav, lokanta, kitapçı, gözlükçü, saatçi, oyuncakçı vs. gibi küçük işyerlerinde bile, çalışan sayısına göre belli sürelerde bir iş güvenliği uzmanı, bir işyeri hekimi ve hemşire çalıştırılmak zorunda. Bu kurallara uymayanlara para cezası uygulanacak. Dışarıdan iş güvenliği hizmeti almak mümkün olacak ve az tehlikeli işyerlerinin bu konudaki masrafları da Bakanlar Kurulu kararınca Sosyal Güvenlik Kurumundan sağlanabilecek. Ahmet Kaya’nın bir şarkısında söylediği gibi “nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça”!
Mevcut verilere göre Türkiye’de 1.425.249 işyeri, 3.000.000 civarında apartman var. Hastanelerde özellikle SSK hastanelerinde yeterli sayıda doktor ve hemşire bulunmazken, bu yüzden iş tempoları artan, sürekli nöbete bırakılan doktor ve hemşirelerin çalışma koşulları giderek ağırlaşırken, biz vatandaş olarak yeterli hizmet almazken, bu kadar apartmana yetecek doktor ve hemşireyi nasıl bulacaklar? Hadi diyelim hizmet birimlerinden hizmet alıp cezadan kurtuldular, burada olan yine biz işçilere olmuyor mu? Primlerimizle ayakta duran Sosyal Güvenlik Kurumunun paraları yine yağmalanıyor. Burjuva medya ise bu gerçeklerin üstünü örtüp kocaman puntolarla “apartmanlara, bakkallara müjde, masraflar SGK’den” diye bu yasayı allayıp pullayıp bize sunuyorlar. Kıdem tazminatı için de güzel sözler söyleyip paket yapıp önümüze koymaya çalışıyorlardı. İşsizlik Fonunu da işçilerden başka herkes kullanıyor. Biz işçi sınıfı olarak bu saldırılara ve yağmaya artık dur diyelim.